Hasret' e
parlıyor
güneşten kızaran taşlar
hüzün yarıklarıyla
derin çizgili alnında serili çileli toprağın
acı çığlığı ile
soluğumun ve kalemimin ucunda,
bu toprağa keder ekili
bu yürekler keder yüklü anacığım
insan oğlu hep mi garip
hep mi çaresiz
bin yıllık kardeşim benim
mevsimini giydim şimdi
bu sabahında istanbulun
çocuklar boyamış olmalı bu dağları böyle
sen de görmüştün elbet
belimde rutubet
dizlerimde sancı
ağlayamadım ardından
yasını tutamadım
susamadım
sen de sevmez miydin terlemeyi
çekilmez şu sıcağı temmuzun
sen de söver miydin bilmem
yalan satanlara
eski pazarında yılan oynatanların
bilirdin ama sözünü, özünü söylemeyi
parmaklarından şelpe
yankı yankı...
ölüm elinden gibi değilde
sonbahar giren bir ağaç gibiydi gidişin
devrilmedin
ki sırt üstü düşmekte vardı
ve yazması tütün kokan
kara gözlü toprak ananın koynunda
bir sıcak düş gibi dalmakta uykuya
boğazında bir alev düğümü ile soluksuz kaldın sen
yıldızlar avuçlarına düşene kadar babaların
uyuyacaksın
parmaklarından şelpe
yankı yankı...
....
kadıköy iskelesinde rastlasaydım sana
ya da fıstıkağacında
bir telaş içinde dar vakitte
koşup aşağılarına caddelerin
sırtımızı şehrin kavgacı gürültüsüne verip
alnımızın ateşini boğazda yıkamalıydık
tuzuna hasret olduğumuz denizinde bu kentin
bana Nesimi' yi anlatmalıydın uzun uzun
yüzülürken derisi
alnı aydınlık
beni bu kıyıda
ıssız bıraktın
kırgındım bir vakit
ağlayamadım
bin yıllık kardeşim
yasını tutamadım
susamadım...
gittin
tanışamadık
salân verildi geceden sonra
parmaklarından şelpe
yankı yankı çoğalarak yarına
geçmiş zaman
büyük hasret
benzini döküpte köküne
ateşe vermiş gibi göğüs kafesimi
rüzgara döndüm gönlümü
bu ateş ya harlanır ya söner...
tanışamadık
gittin
devrilmedin
hey
"kul olayım mızrap tutan ellere"
bin yıllık kardeşim
yasını tutamadım
susamadım...
*Hasret Gültekin Anısına...
"insan oğlu hep mi garip hep mi çaresiz" evet diye bağırasım geldi .. Saygılar , çivi çiviyi söker .. saygılar 😎
kan revan içindeyim usta...
döneceğim şiire...
şerh düştüm
beş kere okumadan yorum yapmam...
eyvallah
Hasret gültekin....
işte bu dedim..
O değerli kaleminizden sadece önümü ilikleyerek ayrılırım...
çok iyi çok...
kadıköy iskelesinde rastlasaydım sana ya da fıstıkağacında bir telaş içinde dar vakitte koşup aşağılarına caddelerin sırtımızı şehrin kavgacı gürültüsüne verip alnımızın ateşini boğazda yıkamalıydık tuzuna hasret olduğumuz denizinde bu kentin bana Nesimi' yi anlatmalıydın uzun uzun yüzülürken derisi alnı aydınlık
DUYGU YÜKLÜ BİR ŞİİRDİ
TEBRİKLER RESÜL BEY
KALEMİNİZ DAİM OLSUN SAYGILAR.👍👍👍
gittin tanışamadık salân verildi geceden sonra
parmaklarından şelpe yankı yankı çoğalarak yarına geçmiş zaman büyük hasret benzini döküpte köküne ateşe vermiş gibi göğüs kafesimi
rüzgara döndüm gönlümü bu ateş ya harlanır ya söner...
sevgili kardeşim
seni yürekten kutluyorum
siz genç yüreklerin böylesi şiirlerini okumak çok güzel
sevgiyle kal...