Hüma Kuşu

'Her rüzgâr sesi duyduğumda gözüm Hüma Kuşu'nu arar gökyüzünde
Ruhumu almak için esir kalan gözlerinde'

Çok tazeydi henüz
Aşk yaşımdan bir gün almıştım
Yani daha yeni azattı ruhum
Zebani elleriyle bir heyulanın gözlerinden kurtulalı

Yeni yetmiştik illetli hastalığa
Yeni öğrenmiştim 'Hüma Kuşu' türküsünü
Ve yeni bırakmıştık çayırlarda ebemkuşağı kovalamayı

O günlerde mutluluk
Gökten düşen üç elmaydı yürekte
Titrek bedenle öpüşmeler ve göz süzmeleri
Henüz mübah değildi aşka
Ve
Ruh yansıması vardı şiirlerimizde
Gerisi
Hayaller, hayaller...

Sahi neydi bizi
Gri ütopyanın zindanlarına mahkûm eden

Oysa dün sarmaş dolaştık
Sevda yeline mi tutulduk ne
Bugün gelincik tarlalarının özgür sesinde
Yürekten prangalı iki esir kuzucuk

Her şey seni hatırlatırken bir anlık yokluğunda
Melekler suretine bürünüp
Sen mi göründü yoksa gözüme

Sana ilk açılmamdı
Bahçedeki söğüt ağacının gölgesinde
İki saatte iki kelime
Zorla düşmüştü ürkek dilimden
'Seni Seviyorum'

Cevap sessizlikti gül teninde
Cevap
Evetti aşk dilinde

Çok utanmıştım
Sen benden de çok benzemiştin gelincik kırmızısına
Al rengi yanağına öpücük kondurup kaçmıştım hani

Aşk buymuş demek ki
Nerden bilsin iki özgür tay
Yarın başka faytonlarda meçhule gidecekler

Sonbahar siyaha dönmüştü
Daha hazan sarısını görmeden
Gözyaşlarımla başladı yağmur mevsimi
Ve hediye mendilin
Yetmedi ayrılığı bir tutmaya

Sen giderken saat on ikiydi
Yine döndün külkedisine
Yine döndük balkabağı hikâyesine

El sallarken sana
Uçurum kenarı korkularımdan
Sen gittin
Sonrası mı?
Yeni tanıştım
Ruhumun dövme acısındaki
Kırık kanat sancısı
Ve
'Hüma Kuşunun' özgürlük esaretiyle


10.09.2012 / Şair-i Gülhan...114