Hüzün Sireni

(bir melek ağlıyor
dizlerine vuran kentin mezbelesinde)



arkaik düzende didişen zaman
anomik bilince teslim
vahşet kültürüyle yazılır bir devrin hikayesi
insanlık ağacı sökülüp çürümeye terk edilir...


hain eller günahsız tenler üzerinde
çaresizce çırpınır bedenler
kulak verin geceyi bölen bu sese
kesin hançerle yüreğinizdeki mührü
karanlığı yırtan acı çığlıkları duymaz mı kimse
kim bu günahın bedelini öder
lanet yağarken üstümüze


dipsiz kuyunun içinden taşar kederler
sözler düğüm dilimizde
ruhumuzda ateşten kraterler
sökün gökyüzünü
yıkansın yağmurla utançtan kızaran yüzler!


hangi boşluğa sığar ölüm
içimizde hüzün sireni çalarken



kundaklanan kent sorgular kendini
hangi kitaba sığar
hak mı reva mı yazgının böylesi
kim sahiplenir bu utancın vesayetini!


sen rahat uyu meleğim
kaldır yüzünden esmer örtüyü
derin bir iç çekişle göçerken
kınalı ellerinde zemheri
canhıraş işkenceyle gözlerinden fışkıran alev
hiç ama hiç aklımdan çıkmıyor ki!

10 Temmuz 2010 49 şiiri var.
Beğenenler (10)

Henüz beğenen olmamış...

Yorumlar (6)