İkilem
iki delişmen hazan bulutu
iki yorgun yelkenliydik istanbul sularında
ve bizim kadar yorgundu esintimiz
kanunsuz yükler taşıyorduk zulamızda
akşamüstü kızılına dokunuyordu rotamız
üstelik yasaklıydık tüm limanlara
eski iskelenin kırık ayağı gibi
korkak dokunuyorduk dalgalara
su alıyordu vurgun yemiş yanımız
tuz diyordum
ki tuzla kapanmazdı hiçbir yara
susuyordum
bilmem farkında mıydın
silme yutuyorduk zehirli atıkları
dilimizde kırık sevda
iki eskil batığıydık bizans'ın
iki yılgın yelkenliydik
iki yaka arasında
göklerimizden uğurluyorduk demir kanatlı kuşları
üstümüze umut artıkları döküyordu kehanet kutuları
güvercin göğsünden kan sızıyordu derine
yar diyordum
yar koynumuz engerek yuvası
kurgusu bozuk zaman koşar adım giderken önümüzde
hüzün gümrüksüz düşüyordu yüzümüze
inadına istanbul'u anlatıyordu gözlerin
istanbul tepeden tırnağa sen kesilmişken
bir kez daha yenilmek var mıydı yazgımıza
ve yitip gitmek düşlerimizden
oysa
kızıl şal gölgesinde sevişiyordu asi dansımız
endülüs ritminden düşüyorduk memleket türkülerine
iki gizemli saz
iki deniz çakrasında kutsanırken yaşamın rengi
neden susturdun gözlerini
04 eylül 2010
Burada hakettiği yere oturmuş. Yürekten kutadım.Selam,saygı...
neden susturdun gözlerini... çok harika.Güne düşen şiirin güzel kalemini kutluyorum.tebrikler,teşekkürler...
Harkulade...Teşekkürler paylaşıma.
her mısrası olduğu yerden memnun ve mutlu,
kısacası şiir gibi şiir,
günü aydınlatan şiirin şairine gönülden selam ve saygılar...
kutlarim enkiliyici misra tadinde bir calisma👍👍👍