İstanbul'a Yolcu Kalmasın!
7/10/2006
Tarih 1986 ın Mart'ı
Babam cebinden bir kağıt çıkardı.
Gidiyoruz hazırlanın
Gün kavuşmadan yollanalım.
Ayaz bir günde çıktık yola.
Ne bir iz ne de elimizde pusula.
Vurduk kendimizi O meşhur İstanbul'a.
Trenden çuf çuf sesleri çıkıyor,
Yolcular adımlarını hızlandırıyor.
Herkeste bir telaş var yüzlerinden belli
Bir kaçı gidiyormuş Almanya ya temelli.
Ayşe ağlamaya başladı uykum var diye
Anam okşadı saçını yatırdı dizlerine.
Babamın düşünceli bir hali vardı
Ortalığı hüzün kokan bir hava sardı.
Dağları ard arda geçiyoruz hızla
Ve gidiyoruz artık İstanbul'a.
Nedeni bilinmeyen bu yolculuk
Kendine çekiyordu bizi ordaki yokluk.
Nihayet durdu Tren bir istasyonda
Yalnızlık kokan Haydarpaşa'da.
Kimisi bakıyor gözleri aramaklı
Kimisi düşünüyor derin derin ağlamaklı.
Üsküdarmış buranın asıl adı
Meşhurmuş Ramazan pidesinin tadı.
Vakit geldi Saat 18:45
İftara kaldı sadece bir on beş.
Hocasıda başka okuyor Üsküdarın
Babamın elinde dumanları yükseliyor sigaranın
Ayşe acıktım anam diye sızlanıyor
Anam orucunu bir kuru ekmekle bozuyor.
Serin bir rüzgar esiyor İstanbul'da
Kimsecikler kalmıyor soguk sokaklarda.
Bir at arabası yanımıza yaklaşıyor.
Babamı Hacı selamıyla karşılıyor.
At arabasının tıkırtısı ,yolların sıkıntısı
Duyulmuyor bile yüreğimin acısı.
Sonunda kerpiçten bir eve varıyoruz.
Altı kişi güçlükle arabadan iniyoruz.
İki pencere dört duvar
Birde durmadan akan damı var.
Maviye boyanmış dış cephe
Sıvalar dökülüyor acı çeke çeke
İstanbulmuş burası
Yokluk ekiliymiş tarlası.
Dört ayaklı masa başında
Gün kavuşurmuş akşamlara.
çok çok tatlı,öykümsü hoş bir şiir gerçekten...yüreğinize sağlık👍