İz
kum saatimin bir denizi olmalıydı
iç dünyamda da bir hayat Ola
kendini kuyruğundan yutmaya çalışan yılanlar gibi
kendi kendimi bitirmekti her çabam
çocukluk günlerine dönmeye o kadar ihtiyacım var ki
büyüdükçe mutsuzluğum serpildi kocaman oldu
hayır istemiyorum ki Ola, tekrar istekli olmayı
umudumun, düşünce tekrar ayağa kalkacak
sağlam bir kemiği kalmadı çünkü
inanmıştım oysa, inancım yanılgılarla inatlaşmakmış
gördüğüm her maviyi deniz sanmakmış
oysa göğe ulaşamam uzatıp ellerimi, yetmez
bir yıldızı koparıp basamam karanlığımın bağrına
bir astronot olsaydım dönmezdim dünyaya
kendimi uzay boşluğuna bırakırdım
nasıl olsa ben boşluklara yabancı olmayanım.
ah Ola, çiklet ve bisiklet bir de çizgi filmler
dünyayı tanımamışlığın henüz ziyan olmamışlığı
zaman trenim benim, neden
bütün duraklarının adı hayal kırıklığıydı?
ben bir devrimcinin devirmeye çalıştığı
devrilmeye mahkum, bir kötü yönetimdim sanki
sevdim, çok sevdim
çünkü gözlerine bakmıştım onun
inanmışlığımdı benim,
dinini yaymak isteyen peygamberler gibi
bütün hücrelerime ve ruhuma tebliğ etmiştim bunu
çünkü her dalganın kaderi olmalıydı bir yerde durulmak
bense kendi denizimde durmadan yalnızlığa kabarmışım
ve bu haldeyken bu halde olduğumu anlamamışım
dualarım vardı, sözlerim ve tanrıya ağlayışlarım Ola
tanrı da bana ağlar mı biraz, sözler eder mi ki
dinlerdim onu ben ve cevap verirdim çünkü
derdim ki "ağlama tanrım,
bir dahakine daha iyisini yaratırsın
nasıl olsa ben yaratılmışların en yaralılarındandım
ve tanrım
İsa'yı yanına aldın, beni de yakınlarında bir yere koysana
nasıl olsa beni de sen yarattın"
iyileşmem zaman alacak olsa da Ola, izi kalacak
izleri yok edemezsin
bir izim olmasaydı keşke...
İziniz olsun ki yüreğe iz bırakan satırlarınızı okuyabilelim.
Taktire şayan bir şiir okudum.
Bayram bey yazar biz şiirin bir köşesine kurulur okuruz şiiri demiyle