Kabristan'dan Mektup Var!
-I-
Ömürlük saygı duruşunda bugün,
içimde aşka kurban gidenlerin bölük pörçük kemikleri.
Konuşmak yasak;
bir gözyaşılık dahi sohbet etsek seninle,
tüm kemikler dosdoğru
kalbime batacak!
Bir susabilsem keşke, ah!
Daha bir sonraki ilkbaharı bekleyemeden
her sürem hasadını veren yalnızlık
hiç olmasa!
Kirli sakallı adamların geceleri sığındığı esirgeme kurumu
benim harabe bedenim
hepten yok olsa!
Öyle bir susku kucaklayacağım ki;
O lâl oldu, diyeceksin.
Öyle bir susacağım ki;
O bir şair ölüsü sadece, diyeceksin.
Şiir yazmak için ta Kabristan'dan gelip
ziyaret eder hayatını,
zaman zaman...
-II-
Doğum günüm bugün baba, iki yıldönümü bir arada;
Ölüme yaslanan şehirlere yirminci kez gelişimin ve
doğduğum gün
senin ilk ve son gidişinin.
Kızgın değilim sana; kutlu olsun!
Kırgınlığım ve her kırılışım ardında bıraktığın
o bir türlü dolmayan boşluğa!
Giderken tüm organlarımı da beraberinde götürmüşsün gibi,
İçi boş bir vücudum şimdi.
İçi bomboş bir teneke.
İçimde tıngırdayan; çoğunlukla intihar gürültüsü.
Dolmak istedim, doldurmak istedim bu boşluğu;
Önce bazı adamlar sevdim,
sonra onların suyunu sıkıp boşluğuma
bir kadeh doldurdum.
Alnıma bırakmadığın her öpücük çizgi halinde
yayılıyor şimdi suratıma;
Ben senden daha çabuk yaşlandım, baba.
Elimi tutan ilk adam sen değildin;
o, anımsamadığım bir yabancı.
Beni öpen ilk adam sen değildin;
hatırlamadığım başka bir yabancı.
Ve sen aslında
herkesten daha yabancıyken bana,
neden hiç dokunmadın?
Orada değildin sen,
Gözyaşlarımın pınarına bıraktığımda cinneti
Kucaklayıp eve götürmedin hiç beni.
Sen göstermedin bana
ne evimi ne de cenneti!
Yine de minnettarım sana, doğum günlerimde yolladığın
galaksiler için.
Baktıkça seni hatırlıyorum; boşluk!
Ve Tanrı seni hiç yaratmamış gibi davranma;
Yaratıldığını biliyorum,
Öldüğüm her saat kanıttır buna!
Posta kutunu kontrol et, baba.
Kabristan'dan mektup var sana.
-III-
Rahim gemin dünyanın kıyılarına yanaştığında
birinci sınıf bir yolcu gibi asilce
karaya ayak basışımın kutlandığı gündür bugün anne;
Öyle ki ayaklarını dünkünden daha fazla basıyorlar şimdi
üzerime!
Unut gitsin her saniye içine biraz daha gömüldüğüm toprakları!
ve derinine indikçe toprağın,
Kurtçuklar gibi sürünüşümü,
Unut gitsin anne,
gökyüzünden zemine kadar sürülüşümü!
Ve ben en çok yüzünü seyretmeyi severdim, anne.
Pek bir meraklıydım sende henüz keşfedemediklerime.
Yüzünün neye benzediğini ustalıkla bilirdim aslında ama,
Hiç bilemedim;
Seni seviyorum derken,
Yüzünün nasıl bir hal alacağını.
Ki
Bu yüzden asırlarca baktım sana.
Bir varsın, bir yoksun.
Ben yok'a mı anne diyeceğim, var'a mı yoksa?!
Kabristan'dan bir mektup var sana.
Sen en iyisi bunu hiç okuma.
-VI-
İçimdeki ihtiyar bir ölse
Miras kalacak çocukluğum!
Ve öyle bir çocuk olacağım ki tekrardan
O hiç büyümedi aslında
yaşlılığın büyüsü hiç tesir etmedi ona, diyeceksin.
Ancak
Kabristan'dan gelememiş tek mektuptur bu bana,
Zarfı kapalı, açılmamış, uyur hâlâ
mezar taşımın mermer yatağında.
Etkili, hüzünlü sürükleyici
Kutlarım Sevgili Hande çok güzeldi....👍👍👍👍
Hani gözlerin kapatıp öyle okumak istersin yaa!
s u s k u.
III.pasaja kadar şiir isyanla baş kaldırmış,isyan dedim diye hemen ayaklanmayın,sevgi ve nefretin isyanı.Nefret sevgiye harmanlanmış sanki. â??'Sen göstermedin bana ne evimi ne de cenneti!
Yine de minnettarım sana, doğum günlerimde yolladığın'' dizelerinde homojen olarak görmek mümkün... Sözü gereğinden fazla uzatarak şiirin ahengine gölge de olmak istemiyorum. Şair,yine diğer şiirlerinde yakaladığım,duyguyu o derece güçlü verebilmiş ki,sadece okumak ve dalmak istiyorum hayallerime..
â??'Şiirdi En Hasından''
Doğum Günün Kutlu Olsun Şair,nice senelere/şiirlere...
Bazı sıralar,yolda geçerken ve/ya denizi seyrederken ağzıma bir dize dolanır gider ve orayı terk etmeyene dek döner dolaşır.Bir boşluk mu yoksa boşluk olduğunu zannettiğimiz,aslında olmadığını bildiğimiz;ama kendimizi buna inandıramadığımızdan bir türlü söyleyemediğimiz bir özlem mi...
Zaman hangi boşlukları doldurmuş ki, Şair,bugünkü boşluğu doldursun.Ama : â??O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar... O boşluk doldu sanırsınız, oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir'' sözünü anımsarım çoğu kez,tıpkı şuan yukarıdaki dizelerde okurken ki sayıklayışım gibi.. Şiiri parçalayamıyorum,pasajlara bakamıyorum,hani bu sözcük burada bulunmasaydı,hani çok kahkahalı diyebileceğim bir yer vardı,ancak şair onu bile bile orada raks ettiğini öğrendiğimden,bilahare o da yok oldu gitti sanki.Eğer şair bir sözcüğü farkında olarak (okura rağmen) yerleştiriyorsa,susmak gerek.Çünkü orada saklı bir şeylerin gizlendiğini,bir gizin olduğunu bilmelisin.
Babaya oranla Anneyi daha sıcak bırakmış dizelerde,Şair.Ama eşitliği de unutmamış,sevgiden mi yoksa başka bir şeyden mi bilinmez,ancak her şeye rağmen bir eşit durum gözlerime yansıyor..
mükemmel olmuş kaleminiz daim olsun😙😙😙