Kadavra Düşler
Baba Ömrüme Ne Zaman
Alın Kuşu Konacak...
uzak, dilsiz kentlerde
tenimde barbar haykırışlar
ölü cesetler ülkesinde
nikotin siyahlığında yamalı bir yürek
geçmişi s e n
gırtlağımın kâf çekişlerinde
içimde c e n i n prangaları
sancılı bir gebelik
k a n kaybetmelerimde
cehennemim olur
irin bağlamış damarlarımdan sökülürsün
dudağımda pıhtılaşmış şeddelerim sustu/lar
ay düşer kestiğim bileklerimden kan yerine
uzanırken şehrin kalıntı yüzüne
uçurumları deviriyorum
kanatlarımdan kanıyorsun
dili kopmuş yarınları yırtarcasına
seni içmiş m e n f u r bir çığlıkla
parmak uçlarım rahleye dokunuyor
göğsümün iman tahtasında
c e s e t t o r t u s u
kefen olup örtüyorum yıldızları
alnımda bir çentik
tırnaklarımda neşter öfkelerim
hastane koridorundan kaçıyorlar
buz emmiş gecenin örtüsünü
p a r ç a l a r c a s ı n a
yıldızları kazıdım
vaveylası l â l hücrelerinden
matem yaslarını
tutuklu kalmış s ü b y a n aminlerimle
azat ediyorum ıssız zindanlarda
dudakların mırıldanan cenaze senfonisi
duvarlarım boyanmışken beyaz bir tabuta
yüzüme göm yüzünü
kutsanmış bebekliğini çıkartırken sudan
g e l
aralık basmış boğazımdan
iç son kez kendini
eskimiş yaşımdan kanatlanır
yokluğunun ç ı ğ yankısı
nefesim sonsuz uykusuna sızar
kirpikleri arasından
avuçlarım öper kazıdığım toprağı
kusuyorum içimdeki r u h u n u
ayaklarım çıplak
defnederken kendimden s e n i
uçuruma dikilmiş gölgemin ışığı öldü
perdelerini kapatıyor gece üzerime
dolunayın sabrı taştı
çekildi karanlığın üstünden
rüzgâr esişlerini uykuya buladı
bulutların damlalarını sırtladım gözlerimle
ihanetle yırtılmış göğümden çekiliyorsun
düşüyorum z e b a n i omuzundan
düşlerim benden kaçarken
seriliyorum
tenhaya sinmiş
atışımın s o l k ı r ı ğ ı n a
cibrîl gök kapısını çaldığında
bekçi melek açar
tövbelerim yedi katmanda
yolculuğumun sensiz uyanışlarında
usul usul kayarken ruhum
narsist narkozla şırıngalanmış aklımın
dokuzuncu hariciye koğuşunda
satılmış teninin günahlarını toplayarak
morg yemiş yüreğim
k a d a v r a d ü ş l e r d e
ö l ü r ü m
Sevgili Şimo
Ömürüne Peri Kızı Kona
Sevgimle
yirmidokuz
aralıkonbir
Tülay Lâl
lösev
yazıyoruz ve yorumluyoruz hayatı ,kimi zaman yamalı bohçalara sarıp sarmalayıp atıyoruz geçmiş gün fısıltılarını, sabit bir bakışın yansıması aslında olan biten her şey, kah ölüm kah yaşam
ve düşer toprağa bir katre sevda yüklü tohum, ah beni aymaz ruhum;
bir de bildiğim "Boyalı Kuş" vardı,
kent aynı kent
soluk aynı soluk,
gidiyoruz aklımızın pencerelerine,
şiir...
sevgiyle kalın...
"Baba Ömrüme Ne Zaman Alın Kuşu Konacak..."
Alın kuşu belki de hepimizin üstünde durduğu fakat algılamakta güçlük çektiğimiz, ister kader diyin ister tanrının bize bahşettiği gelecek, isterseniz şans ve baht diyin, ne derseniz diyebilirsiniz ama asla önüne geçemeyeceğini aklınızın bir köşesinde bilir ve zamana karşı geleceği kendi elinizde tutmak istersiniz. Ne mümkün 🙂...
Alın kuşu bir talih gibi dursa da ölümün ta kendisi olduğunu biliyoruz bu şiirde ve şaire diyorum ki üzülme hayat bu...
tebriklerimle
Kadavra düşler, başlığından finale akan ve bu akışın içinde oldukça yoğun imge ve betimlemelerle örtülü kendine has duygusunu sunarken şair arada açık bırakıp okurun kavraması için ip uçları sunuyor. bu şiir aşkı mı, hayatı mı yoksa bir çocuğun dramını mı anlatıyor.
Uzak dilsiz kentler ve ölü bir ülke, tamamen sessizliğe ya da sessiz duruşlara feryat ediyor şair ve hatta zaman zaman o kadar çok kızıyor ki içinden hepsini bir kaşık suda boğmak istiyor. Fakat istediği insanları boğmak değil düşüncesiz biçimleri ve adam sendeciliğe vurgu yapıp bunu kanıksamış topluma siz millet olamazsınız diyor. Çünkü orada bir acı var toplumun görmezden geldiği ya da gündelik hayatın içinde kendi çaresizlikleri içinde kıvranırken bir başkasının acısını ne çekmek ne anlamak istiyorlar. Evet, anlamayalım ve anlamamaya da devam edelim ta ki bir gün kendi başımıza gelene kadar.
(1)
Geciktiğim için özür dilerim can'ım. Öptüm güzel yüreğinden. <;3
hayran kaldım. kutlarım.