Kafkasyalı Kadınlardık (Bir Koçulu Efsanesi)
Gürcü sınırlarıydık,Alman hudutlarıydık,Türk topraklarıydık
savaş yıllarında doğmuş Kafkasyalı kadınlardık.....
sırtımızda mermi dört nala koştu atlımız
ak sütle beslerken bebeklerimizi
acılara sürgündü memelerimiz
Koçulu köyünden suna boyu türküler yaktık
Kars'a uzanan hüzünlü bir yol hikayesiydik
Molla Abbas'tan başlayan bir Koçulu efsanesi...
Şemistan,Ahmet,Veyis ,Ömer
Hürü nene,Sofia,,Senta,Miyaser,ve niceleri...
çoğaldık nesiller boyu
aldatıldık,kaçırıldık
sormadılar bizi bize...
heybetli bir atlı omuzlarımızda ağladı bazen
biz Kafkasyalı kadınlardık...
ve büyüdükçe
köklerimize sarıldık yeniden
özlem sardı sinemizi
ne dedelerimizi unuttuk
at üstünde kara yağız gözleri
ne ninelerimizi unuttuk
bin bir gece masallarını yazdılar düşlerimize
gün geldi mistik bir dolapta gezdi ruhumuz
geçmişe dair serzenişlerdik
unutulduk
düzenin harmanında eritildik
bir buğday kadar
bir ekmek tanesi kadardık
sevda bilmedik
itaati sadakati öğrendik
toprak biçtik,inek sağdık
ve kardelenler gibi açtık
bir gecede kar üstünde
Zavot'ta hükümdardık
bir sınır ötede ellerimizi kollarımızı bıraktık
yollara vuslat ektik
mesafenin kifayetsizliğiydi damarlarımızda dolaşan.
acılar biriktirdik içimizde
üç nesil kuşaklar ördük
kocaman hırkalarımız vardı ısıtmayan..
biz Kafkasyalı kadınlardık
gün batıncaya kadar ..sustu gözlerimiz
Besti,Mine,,Heyransa,Nezaket, Nici,
Songül,Melek,Feride,Mine,Tarlan,Gönül
Hidayet ve niceleri..
mirastık ,öz topraklarımızdan sürgün
Koçulu köyünün kokusunu hissettik yüreğimizde
bir tandırın başında yere öbeklenmiş çocuklardık
Molla Abbasın elleri ne renkti bilmedik
ve başımızda hissettik avuçlarını okşarken
geçmişi hiç silmedik
oyun oynadık
çamura attık hırkalarımızı
ve anılarda kalan gözleri bulduk yeniden
noel ağacını'da öğrendik
ezanı'da dinledik
kocaman bir aileydik
sınırların ötesinden bir mozaiktik biz
sevdaydık,direniştik
uzak topraklarımızın görmediğimiz yüzleriydik, bakışlarıydık
çoğaldık,doğuya kök saldık,bazen batıya
hüzün gözlü esmer çocuklar doğurduk
masallar anlattık ve unutmadık
damarlarımızda anaç,sevdalı inatçı kan taşıdık
ellerimizi ateşli ocaklardan çekmeden,ufka bakmayı öğrendik
içinde sevda taşıyan Kafkasyalı kadınlardık
ceninden önce hiçtik
sırtımızda sorularla doğduk
cevap aradık nesiller boyu
yürek parçalayan hikayeler dinledik
ve sessiz kılıçlar çektik isyana
çocuklar büyüttük gözleri nemli
bir yanımız sevda bir yanımız hüzün
gülmeyi öğrendik ağlamadan önce
yeşil baktık bazen siyah
bir yanımız gül bahçesi bir yanımız ölüm
asalet taşıdık kavganın ardından
bir Koçulu efsanesi dolaştı dağlarda
sınırlarla çizilmiş toprakların tohumlarını topladık
taş plaklarımızı aradık Gürcistan'da
ardımızdan yakılan ağıtları dinledik
sülün gibi uzun boylarımız
gözlerimizin yeşiline şahlanan atlarımız vardı
ellerimiz bir kahramanın terkisinde
gözlerimiz kapalı umut yolcularıydık
değirmende'ki derede alabalıklarımız
bal yapan arılarımız vardı çocuk düşlerimizi saran
türkülerimiz vardı görmeyen gözlerin söylediği
bazen sürmeli bazen hüzünlü
Sabire,Sevinç,Fatma,Selma,Nuray,Ayten,Tarlan,Hürgün'dük
Şenay,Nurcan,Gülmine,İlknur,Bilge,Merve,Ceren,Gizem'dik
ve Duruyduk ,biz her şeydik
Zavot akşamlarına gül düştü
sisli bir resim araladı pencerelerini
kapıda'ki suluk,havlayan köpekler
ve benim sadık yarim kara toprak diyen.Veysel'in dilleri..
sevgilisine yaktığı ağıtlar
biz Kafkasyalı erkeklerin yüreklerinde'ki kadınlardık
dört nala giderken tabak kırma törelerimiz
onulmaz düşlerimiz vardı
tükenmez doğurganlığımız
yüreklerimizde kocaman sevdalarımız vardı
geliştik ,değiştik, ufaldık,yalnızlaştık unutmadık...
biz Kafkasyalı kadınlardık
Gürcistan'dan Kars'a uzanan bir yol hikayesinin
gülen yüzleri ağlayan gözleriydik.
başı dik zülüfleri kırılgan çiçekleriydik
HÜLYA KOÇULU
20.ARALIK.2010..ANKARA...ANKARA
(Görmediğim,sesini duymadığım,Borcalı'da,Koçulu'da,Koçali'de,Bakü'de diğer topraklarda yaşayan ve bildiğim,sevdiğim kan bağlarım kocaman bir efsaneyiz..sevgim sizinle )
süper bir anlatım
yüreğine sağlık hülya
kutlarım yürekten
sağlıkla kal
Gönülden kutlarım efendim!
Evet biz Kafkasyalı kadınlardık, Osetye'da kar altında, Dağıstan'da dağlar arasında, Gürcitan'da vadilerde, Ahıska'da zulüm çemberinde, Abhazya'da kızıl adamların siyah tanklarının paletlerinde, Şeyh Şamil'in nurdan ak sancağının altında, Ceher Dudayev'in şadadet şerbetinin sunulduğu sahrada Bütün Kfakasya'da, Setenay,Tarlan,Hidayet,Gülistan,Hüma Anka kuşundan güzel, Yiğit cengaver her kafkaslının gönlünde, Biz inançlı Kafkasyalı kadınlardık,
Selam,saygı ve dualarımla.....
sevgili hülya
biz kafkasyalıların özgeçmişi bu kadar mı duygulu ve hüzünlü anlatılır
tüylerim diken diken oldu duygulandım gururlandım
böylesi güzel dizeleri' ben niye yazmadım ki ' dedirttiniz
kutlarım içtenlikle👍
sevgilerim sana kocak dolusu 👧
tebrik ediyorum Hülya hanım çok güzeldi anlamlıydı saygılarımla
Oldukça ayrıntılı ve uzun olmasına karşın, şiir bitmemiş gibi geliyor okura. Toparlayıcı, bağlayıcı, vurucu bir final bekleniyor.
Bitişik yazılması gereken de / da eklerinin çoğu ayrı yazılmış. Bunun dışında da bazı yazım hataları var.
Kafkaslı kadınlar mı, Kafkasyalı kadınlar mı, Kafkas(ya) kadınları mı doğru anlatımdır, araştırılabilir.
Gerçeklere dayalı, derinden etkileyici, destansı kalıcı bir şiir.
İçtenlikle kutluyorum.