Kahır Semazeni
içimdeki cehennem
yeni ateşler doğururken geleceğime
yangın artığı yüzümü sürüyorum
sunaktaki külüme
sen
masal dağımın yorgun bekçisi
bense kara yazgısı silinmeyen
günah keçisi
dolaşığım kendi örküme
avuçlarımda çözemediğim kördüğüm
düşlerimde dilemma
dip vurgunu umutlarımı yalayan
başımda akşamın gölgesi gibi
gitgide derinleşen hezeyan
gördün mü bak
yine yuvası yağmalanmış garip serçenin
şeytan kör karanlık kusuyor geceye
seninse dilinde
ruhumu kırbaçlayan uğultulu cümle
-sevdin sevmedin
geldin gelmedin-
oysa
şunun şurası ne kalmıştı kiraz mevsimine
kapıları açık bırak demiştim
yeminler olsun ki
-gelmiştim-
gelecektim
şimdi bulanık akıyorum bilinmezliğe
gıcırdayan çarkından dökülüp
susuz bentlerinde boğuluyorum
kahır semazeni değirmenlerin
ellerimde yarım asır sararan tütün kokusu
yarınıma zehir zıkkım dünün sorgusu
neden sevdiğim
neden son tetiğe kalır kurşunun en acısı
ve neden tanrılar
kilitlerini yine kendi elleriyle kırar
yarattıkları kutsal hazinelerin
kurak yazım son durağım
gözlerime sitem sitem yağıyor alaz gözlerin
zehre bulanmış neşter gibi saldırıyor böğrüme
korunaklı yerinden nasıl da kanırtıyor yüreğimi
hırçın ellerin
24 Mayıs 2010
Özlem ve kahırdan ötürü, kara bulutlar çökmüşçesine, ağır bir hüzün kaplamış dizeleri. "Kendi örküne dolaşmak" böyle bir şeydir işte. Anlatım şairane. Kutluyorum.
evet en gizli ve mahrem bir yüreği ancak vuslata can vermiş nasırlı bir el kanatırdı,
"neden son tetiğe kalır kurşunun en acısı"
işte o körolası kurşun hiçbir replik tanımadan vurur geçer sol yanından,
döner dünya
sen sersem sükut ölürsün,
keyifliydi şiir,
sevgiyle kalın...
yüreğine sağlık çok güzeldi tebrik ederim