Kan Çanağı

Kırmızılığında oturuyorum sensizliğin...

Hani bir filmi başa sarmak istersin ya,
İzleyebilmek için yeniden en sevdiğin sahneyi...
Ben filmin o bölümünü sökmüşüm kendi ellerimle,
Anılarımı başa saramıyorum.

Bir kan çanağında boğuluyor içim.
Çırpınmıyor bile.
Ölse kurtulacak, biliyor ama
Ölmüyor, çok acıyor.

İnsan ne yaparsa kendine yapıyor
Kendi kendini atıyor lanetli kuyulara
Herkes kendine hatalı,
Herkes kendinin celladı.
Kusur da kendinde,
Hüküm de..,

Bu kırmızılık müebbetim oldu
Seni yitirdiğimden beri..
Pişmanlık arsız misafiri artık yastığımın.
Affedilme umudum ise çoktan bir trene atlayıp gitti
Yanında kırık bir bavul vardı,
Bavulda ise filmin en sevdiğim sahnesi...
Hani ellerimle söküp attığım var ya, işte o!
O sahnede,
Beni seven sen vardın.
Hani bir daha asla izleyemeyeceğim sahne var ya, işte o!

Kan çanağı doluyor
Ha gitti ha gidecek nefesim de
Az sonra boğulacağım sensizliğin kırmızılığında
Boğulacağım ve kurtulacağım bu bedenime ağır gelen sancıdan
Ve bir damla taşacak çanaktan
Tek bir damla,
Her şeyi anlatacak.

Bu aşkın katili ben,
Hakimi ben,
Celladı yine ben!

17 Mayıs 2009 3 şiiri var.
Beğenenler (4)

Henüz beğenen olmamış...

Yorumlar (11)
  • 15 yıl önce

    hiç tasası olmayan bir özgürlüğü vardı bu şiirin her şeyi anlayan bir rüzgar hatta...

    tebriklerim burada Yeliz hoş, geldin.