Kanayan Ellerimde Çocukların Sesleri
Çocukluğum acıklı bir film gibi annelerin gözünde
Kahverengi çizmelerim su dolardı
Üşürdüm
Kırmızı kurdele alınca sevdiğim kız
Kadife yamalı pantolonlu çocuklar gibi ben
Seni güldürebilmenin çabası
Ne zor şey güller büyütmek
Ellerimde sunta vidaları
Mıhlar
Her kış kızak yapan bir çocuktum ben.
Bir elimde domates ve ekmek
Akşam olunca giderdik evlerimize
Şimdi dünya
Çetin ve kötü
Çocuklar gülünce biraz güzel
Fermuarı bozuk olan montum şiirime girer birden.
Soğuk anne
Akşam olunca eve dönerken kırılan bir cam bardak gibi ben.
Kanayan ellerimde çocukların sesleri
Sırtıma giren ağrı rahat vermez
Her şeye rağmen idare eder belki gülüşlerim.
Fazlaca biraz bence dünya için
Oturduğum koltukta endişeli bekleyişim
Oğul olamadım belki anne
Ama insan olmak nedir unutmadım.
Büyüdüm
Dizlerim kanamıyor artık
Yüreğim kanıyor ama alışık
Korkmuyorum artık
Ölürsem bir gün
Ancak ablamın gözyaşları değerse yüzüme üzülürüm.
Ömer Altıntaş
Tebrikler. Kaleminize gönlünüze sağlık.
Hele de yazın el de domates ve ekmek, kanayan dizlerimiz, gözlerimizden akan yaşlar, bir kızın ilgisini çekelim diye gösterdiğimiz olağanüstü çabalar. Nasıl unutulur o güzelim çocukluk yılları... Yıllar akıp gitse bile anılar hep taptaze, yüreğimize koyduklarımız, yüreğimizden düşenler, hep hafızalarda saklı... Kutlarım içtenlikle...
Tebrikler Altıntaş bey...
"abla gözyaşı değmesin yüzüne" Ömerciğim, kutlarım.
Kutlarım Ömer Bey! Emeğe, yüreğe saygıyla..!