Kandil Loşluğu

kamburumla doğdum ben
yüküm ağırdı geleceğe
erken göçmeseydi eğer annem
ovalayacaktı sırtımı kader !

ama n'apalım
keder ile zımbalanmış yaşamı gülüşe çevirmek zordur bazen
- diye düşündüm bu şiire başlarken -

ne beliklerimde esen pembe kurdelalar taktı elleri
ne de, yanaklarıma iyi geceler öpücüğü koydu annem
zaten ısınmazdı geceler bir ölü busesiyle
yeşermedi de hiç gözyaşlarımdan yastık altına ektiğim susamlar
bu yüzden simiti sevmem.

küçüktüm, onbin metrekare yüreğimle
sığmazdı hüzünlerim kuytu köşelere
aralık perdeden aydınlanırdı her gece
ayak ucumda parlayan pirinç bir topuz
ışık demetini koparıp, serperdim gözlerime
yıldız kardeşliği derdim hep
ve güneşi öldürmekten
sehere hesap verileceğini bilmiyordum
baykuş bilgeliğine kavuşmamıştım henüz.

yıllar devrilip dururken bir diğerine
epeyce kış biriktirmiştim kirpiklerimde
duman altıydı şehrim mecalsiz ruhumdan
öksürür dururdum da
sobalardan derdi büyükbabam
inanmazdım ona
ateşi yakan bendim göğsümde
düşlerimden kalan isleri çitileyen de

- iki tenha aralığına gerdiğim ip asla kurutmadı gözlerimi -

hem ' yalnızlık = yıldızlar ' demişti edebiyat hocam
- ben seni daha tanımıyordum o vakitler
alnıma mührünü vuran adam ?
hocamı görsem elinden öpesim var.

Velhasıl bu ruh hali ile
diz çökerdim İbrahim'in bahçesinde
örgülerimde sevgi çaputları
bir el çözsün dilerdim
alev alev yürürdü dualarım küçük kalbime
tülsü kanatlarımı sürerken yüzüme.


gel zaman git zaman
kulağındaki küpelerle büyüdü bu can
pembe kurdelalarımın solduğu bir an
dualarım kabul oldu
çıkageldi
Meryem'in oğlu

öyle ki,
kumaşı farklı hayatların sunağında
rastlantısal bir kaderi işliyorduk gönlümüzce
her gelişi , uzun soluklu gidişlere varan
yönsüz ve sonsuzdu sevişlerimiz

silip atardım dışımızdaki dünyayı içimden /onu severken.
dilinin incilerinden içerdim sevgisini
sevinç yumakları büyütürdüm göğsümde
ayrılık hırkasının çileleri olduğunu bilmeden
üzerimizde gezinen kara humma gölgesi
en ağır ihtilallerle devirirken düşlerimi
dikenli tellerle topladım yanık saçlarımı
ağrılı rüzgarlarla dolaştım yeminler üzerine
adressiz duraklarda biçerken duyularımı
o hiç bilmedi gidip geldiğimi şehrine
asla onu sevmekten vazgeçmedim
güneşin toprağı uyandırmaya başladığı her günde

şimdi
kalbim bir kandil loşluğunda
besliyor annemden miras yalnızlığımı.


*lethe*

04 Nisan 2013 17 şiiri var.
Beğenenler (11)

Henüz beğenen olmamış...

Yorumlar (6)
  • 11 yıl önce

    hayatımızdaki end eğerli varlık ve o varlığın yoksunluğunun hissettirdiği yoğun duygular,hayatın ta kendisi şiir...beğeniyle haz alarak okudum şiiri.Kutluyorum şair,hoş geldiniz.