Kelebek Etkisi
dokunsan rengim kalır parmaklarında
bilemiyorum bir başka yaşamayı
kanadımla karanfilli şiirler topladım sana
açtıkça gözlerime fener yanıyor
gece sefası bir koku;
kanadım çatışıyor uzaklıklara
üstümde onca renk kamaşıyor
uyağınım/ liriğinim /dizenim
düz yazıya at beni
gündüz uçsam pervane
sanrılaşır düştüğüm ateş
kızıl kanadıma kan dolar
pupa evresinde yelken
gövdem ,
ışığım sönme iki cümle daha yan
yüreğimin direncidir sözün, yolcuyum
kırmızı bir gök ve dört duvar aşk...
kanatlarıma kan dolu litmus testinden
bu aşk beklediğim kar yağdırmaz bir sabah mıdır?
yaşamak için kıvranmalar
kaç ödün vermelerde
kaç ödün patlaması
sokakta dağılmış kelebek kişilik
mutluluk direnmesinde
diz(e)lerimin
büküntüsünde tavizler vezinsiz
utanç tunç kızılı yaralar biçerken onura
kanlı imgeler işeyen ruhum,
katharsis, kararsız, sarsıntısız
yaşamış bünyemin yıkıntılarında
cesedimi arıyorum...
bu etten kap yırtıldı yırtılacak
yıkıcı olur kelebek etkisi
kanatlarımı çırpsam, fırtına kopar senin şehrinde
tenin duvarlarına değen ruhum
sen sızarken kanımdan
pörsür kanadımdaki renkte ekmek isteyen
açlığında burkulan
ve grev çadırında ölüme giden
uyuşuk binlerce karın
rutinleştik aşk rutinleştik,
bu hep aynı düş anaforu
aymazız
amaçsızız yiterken algımız...
en yaşlı ve en bebekken bir kelebek
ve bir güneş gezimi ömür kanat ucumda
nerede unuttuk değişen zamanı
çok çabuk anlat
gün dönümünü bilmem
mevsimler ve ölüm çabuk bulur beni
ağı leş kokulu örümcek,
ayak ucuna basan topal çekirge ,
yaban arılar melezleşiyor
içinde yansırken kanatlarımın rengi
uzun bir dürüstlük türküsü söylüyor kertenkele dili
beni acı çatal sarıyor
çelik müfreze basar sokağı
elleri kanlı avcılar
vurur kelebeği erguvanından
haydi aç en mahrem yerini yaralıyım
sığınmalıyım en kuytu derinine
en sıcak yerde açar beni besleyen ıslak çiçek,
karanfilin kırmızı kokusu toplamış
dudağın bir bahar akşamında
gök ışığım;
aşığım,
gece kelebekleri
ağır uçar alacakaranlıkta kanatlarında renkli umut
senli şiirler getireceğim sıcak kalsın yatağın
aşkın ince d/okunuşudur işte bu :
ne seni incitirim
ne kırılır
dudağında kırmızı karanfil kokusu
Üstadımızın şiirinde arınma isteğine karşı verilen ödünlerden katharsis yani huzura ermeyi engelleyen kavramların üzerinde durulmuş , karasızlık nedeni verilen ödünler yaşamın diretmesi ve onurda açılan yaralar birer paranga olarak yorumlanmış .
Bu şiiri okuduktan sonra kelebek olmak geliyor insanın içiden. Kısacık ömründe ne güzellikler saçıyor etrafına ve aşka renk katıyor boyalı ve narin kanatlarıyla Dokunmasın kimse kelebeklere, incitmesin kimse o güzellikleri hoyrat elleriyle Ve ışık olsun hep kelebeğin gitiği yerde Yüreğinize sağlık hocam muhteşem bir paylaşımdı
Rutinleşmekten, aymazlıktan kurtarmamız için çırpınan "en yaşlı(!) ve en bebek kelebek", kasırga dinmiyor ve "ışığım sönme, iki cümle daha yan" demenizi estirip, yayıyor. "Düz yazıya at(tınız) beni." "Elleri kanlı avcılar vur(masınlar) kelebeği..."
Şiir, size minnettardır.
Değerli Öğretmenim , Kaleminizden dökülen incilere yorum yapmaktansa kelebek gibi dönüp dönüp şiirin özünü içselleştirmek en güzeli. Ancak , eğer izin verirseniz , Aristotoles'in Poetica'sında kullandığı "katarsis" terimi için sözlükte yazanları buraya iliştirmeliyim. Seyircinin acıma ve korku duygularıyla iç arınmaya , dolayısıyla adalete yönelmesi durumu . Olmayacak duygulardan arınma , bu da ancak duyulan korku ve acıma duygusunun uyandırılması ile olabilir . Dehşet ve acıma duygularının seyirciyi içsel bir arınmaya götürdüğünü önerir . Tiyatro ve gösterim sanatları sözlüğünde yazanlar bunlar , izniniz için teşekkürler . Sağlık , mutluluk ve sevgiyle kalınız..
Neresinden alsam da daha çok sevsem dedim, alamadıklarımda kaldı gözüm. Hepsini alıyorum izninizle...
Ustalığınız göz kamaştırıcı... Tebriklerim sonsuz...