Kendime Yolcusuzum Anne
elmadan aşılanmış bir nar ağacına benzer anne, yavru bir serçe sığınsa;
gün olur masal olur anneler evvele ve sonraya, hiç bir aşk öyküsü benzeyemezdi anne adının değdiği bir tümceye , benim masalımda nar ağacı gibi yarık yarıktır bağrı, kururken nar kabuğu dalda kızıltanın turuncuna düşen yüreğinde, nar tanesi sevgiler sakladı sonsuz; sarı uykusuzluklardan çatlayan yüreğinin çukurlarında biriken , bebek pudrası kokulu yaşlarına bakardım, sıcak bahar çiçeğini göğsünün tahta kaşıklarındaki uçlarından damlatırken dudaklarıma; emerken yaşamı ne çok içindeydim cennetin;
gece de olsa beyaz yağıyor kar
tandır altında yıldızdan bir uyku serpen sesin
ince bir yorgan üstüme
yeniden düşümde bahar vardı
kat kat bulutlar
kırk kat sevgi açıyordu sütün gibi sıcak...
buz tutan kaç yuvaya kaç mangal ateşi közde yanardı gözlerin ki çöller içmiş miydi sıcağın anne ? korkulu gecelerimize yıldızların her ışığı önce bakışlarına sığınırdı anne diye, çığlık atardı bir yem bekleyen yavru ağızlarınca gözlerim sana, tenim ören olalı ne çok üşüyorum anne ,yoksa içimde kaynayan tüm kederlerimdeki ateşlenmelerde mi yaktım eteğini , affetme beni anne! bak yine avuçlarıma ağladım , karışıyor yıllar, affetme beni anne!sayılarla bulamıyorum sana özlemimi ve göz yaşlarımı, düşüncelerimin barut kokusu sinmiş leşine üşüşüyor akbabalar, esrik ve yorgunca tünüyorlar kafama , dizlerinin kapılarını aç anne, al içeri, bir çocuğum bak hala...
dünyanın en uzun yoluydu
en mutlusuydu gülücüklerim;
'kucak kucak ' diyerek
açılan kollarına
suları serin çeşmelerdim
fıskiyem sustu şimdi sensiz
esmiyor kuru çeşmeye serin bir rüzgar
unutuluştaki özlemin ve aşkın yarasını zamanın merhemi sarar diyordum ya sen bütün çıkarımlarımı, o yakası eskiyen gömleklerim gibi seni özediğimce ters yüz ediyorsun anne! okşamana alışmış başımı uzadıkça uzayan yalnız gecelerimde avutamıyorum ki sensiz, betonlara atıyor kendini, hayatın onca kederinden çürük dolu içi dışı , kendime yolcusuzum , süremiyorum merhemimi , dizlerine ve ellerine misafir et beni son kez , çok yoruldum anne;
değdir saçlarıma ellerini
yine gözlerindeki bütün ışıklarını akıt içime
uçmak istiyorum :
senden sana
beni sımsıkı tutarken rüyamda ellerin,
uykusuz gecelerime anlattığın her masalda bana neden bu kadar çok umut verdin annem! şimdi hangisini düşlesem bir uçurumun yanı başında ellerimi uzatıyorum, kimse tutmuyor ellerimi, içimin en derin sırları sadece sana uzanıyor hala
bilmecemsi düşlerim var anne
koynunda sokularak yorum bekleyen
nar ağacındayım uçarken
atladığım her yüksekten sonsuz düşüyorum
kaybettim kanatlarımı..
kaybettim
Hani derler ya-burnumun direği sızladı- diye işte aynen öyle oldu🙂
Annelerin yanında hep el kadar çocuktuk hiç büyümeyen..
En son koynunda uyuduğum gecenin ardından çok yıllar geçti çok..
Annemi özledim,şiir kat be kat özlediğimi hissettirdi,derinden..
Kaleminiz hiç susmasın Saait Bey hiç..
En çok okurken hissettirdiğiniz için..
Tebriklerim yetmez..
Şiirle dolu yıllar dilerim..
kanatlarını kaybetmek ve uçurumun kenarında yalnız anneye sığınmak... çok içten ve çok gerçekçi dizeler ... tebriklerimle Sait Hocam 😙
2Edebiyatımızda birçok akım vardır.Kimisi Servet-i Finun'cu kimisi Beş Hececi,Kimisi Garip Akımcı...Yetmişsekiz Kuşağı denilen bu değeri az bulunur aydınları ayrı bir yerde görmek gerekir.İçinde sevgili dostun da bulunduğu aydınlarımız.Şiirde de anladığımız gibi kültürel değerlere çok sıkı bağlıdırlar.En büyük özellikleri de yurtsever olmaları.İnançlarından asla ödün vermezler.Ayrıca çektikleri acıları kimseye sızlanmazlar.Öyle olması gerkirdi diye düşünürler.Onlarda şovmenlik yoktur.Ben bilirim havaları yoktur.Bu akımdan olanların eserlerini okuduğunuzda eserleri ile birlikte düşünceleri de ortaya çıkar.Yüreğinize sağlık sevgili şair.Ellerinden öpülesi şair.Sevgi ve saygılarım size.😙😙😙😙😙😙😙😙
1 Şiirinizi gidip gelip birkaç kez okudum.Elim duşlara bir türlü değmek istemedi.Neden diye düşündüm.Konunun ağırlığından mı acaba?Korkmam. Ya anlamda kayma olursa?Demek istenilenler tıpatıp gerçeğe uymazsa?Sonra düşündüm!Ben yorumcu değilim.Ancak görüşümü bildirebilirim.Bu düşünce bana kolaylık sağladı. Elma nara aşılanmalıydı.Çünkü elmanın kızılı duyguyu tam anlatamayacaktı.Nar kırmızısı dostun içindeki yangının ifadesi.Öyle ya narın içi penpe de olabilir.O da sevgiyi ve şefkati anlatır.Değerli dostta anaya bağlılık o kadar çok ki adeta mitik bir olgu.Bütün sıkıntılarını onunla dolaylama yaparak anlatır.Çekilen sıkıntıların yüreklerde katmerleşmesi adeda.Asla yok olmaz.Umulmadık anda ortaya çıkar ve dostu sarsar.Hatta daha ileri gidersek sevindiğimi söyleyebilirim.Acıya mı?Hayır.O yürek o zaman tam ortaya çıkar ve şiirin duygusunu oluşturur.Sevgili dost yorulmuş da kimseye gitmeyi düşünmez.Öyle ya annesi var.Başvuracağı ilk yer orası.Onu yoran Lanetlileri annesine şikayet eder.Anne şefkatinin içsel huzurunu teninin hücrelerinde hisseder.Hala annesinden umular bekler.Şöyle elleri dostun tenine değse tüm sıkıntıları bitecektir sanısındadır.Düşlerinde hep annesiyle gezer.
Gene bir sait Açıkgöz şiiri. Tebrikler onun için.