Keşiş Dağından Esen Rüzgarlara
benim öz yurdumda gecenin sabaha eriştiği
en güzel yerdedir huzur bu yüzden beklemeyi severim
söz ise anasız bebeler gibidir mahzun garip sıracalı
şimdi nasıl da karabulutların gideceği yerler belirsiz ise
benimde yüreğim öylece rüzgarlara teslim duruyor
gideceğim lakin bir ses kulaklarımda '' zamanını bekle '' diyor
bu manada beklemek amansız bir hastalık gibidir
saçlarına her dokunuşumda bir yetim gibi ağlarsın
anlarsın bütün çilelerimi ve biz seninle ne zaman yürüsek
mütemadiyen bir şehir ayaklarına dolanır karıncaların
çekirdek kabuklarından kuleler düşer üstümüze aşkı düşününce
saklanılacak yerler keşfettik sürekli gizli imtihanlar kapısında
yarım kalmış onlarca şiiri silip attığımız sokaklarda
sana dokunmadan geçen her günüme yazıklar olsun
ya çıldırasıya kovaladığım çıngıraklı atları bahtımın
geri dönecekleri günü bekliyorlarsa kapı aralıklarında ki bu mümkündür
sonrasında cennetten kovulmaya değecek kadar sevilmek de olası
ömrümün bu şen şakrak günlerinde kifayetsiz bir adam kesilmiş bir yol
mütemadiyen dönüp dönüp ardına bakan bir yolcu gibiyim hasılı
eminim denizin göğsünde uyuyan yakamozların gülüşünden
pırıl pırıl bir dünyaya uyanacağız seninle yeniden yeniden yeniden
Usta özletmeyin bu kadar kendinizi ki doyalım şiire tebrik ve saygıyla