Kırk

Beni kırk kat çalıştırıp, Sen,kırk kat kazanırsan eğer; Boşuna dağıtma malının kırkta birini. Sen,yine kırk da birini, Dolduruver döşeğini...

Benim ayakta duracak halim yok. Senin yatacak yerin yok... HOCAM KUTLARIM OKUNASI MISRALAR MESAJ NİTELİĞİNDEYDİ. ANLIYANA SİVRİSİNEK SAZ,ANLAMAYANA DAVUL ZURNA AZ. SAYGILAR

Sayfalar dolusu konuyu, bu kadar az kelimeyle anlatabilmek ... Tebrikler Abidin bey...

Emek ve sermaye çelişkisinde zekat- din-insan ilişkisine geçiş sözün gücüyle kolaymış gibi görünüyor. Oysa bu tür şiirleri yazmak benim açımdan çok zor. Anlamak gerek bu çelişkiyi, anlamak kadar çelişkiye çözüm de bulmak gerek.. Ormanlar kralı"yahu kiminin Beyazsarayı kiminin Uçağı var da ben nasıl kralım ki mağaradayım." diyerek halkına acele bir saray yapmalarını emreder. Halk derhal işe koyulur;tilki projesini, kunduz mimarisini...bütün hayvanlar çalışırken eşeğin bir ağaç altında sırt üstü yattığını gören aslan ona çıkışır"Hiç değilse su taşı." emrini verir.Eşek su getirmeye ormanın derinliklerine gider ya gidiş o gidiş. saray biter.Beş yıl sonra eşk bitkin bir şekilde döner. Kral "Neredesin sen yahu!"diye sorduğunda eşek:"Efendim siz suyun nereden geleceğini söylemediğinizden ben ormanın derinliklerine kadar gittim. Oranın hayvanları beni kendilerinden farklı gördüler,Bu yüzden beni oraya başbakan yaptılar.Tam beş yıl sonra benim eşek olduğumu anlayınca beni azlettiler. ben de suyumu alıp geldim."der. Yıllardır eşekleri anlamayanlar daha çoook kırk kat çalıştırılıp aç gezmeyi sürdürecek. Tebrikler Abidin Bey.

"Dokuz kişiye bir, Bir kişiye dokuz ekmek.."

Yadırganacak bir şey yok; şairi belli..

AlkışımKalsın..

kılı kırk yararak kırmışsın mısraların belini hocam.. : )

kırkı çıkmadan kadının, bir sarılayım dedin herhal şiire.. : )

hocam, keyifliydi okumak.. ince zeka küpü ürünü idi her haliyle..

tebrik ve teşekkürler..