Kız Kulesi Ve Kıskanç Martılar

Elimde su dolu krom bir bardakla

Yuvarlandım Salacak' tan aşağıya

İçimde hapis kızın şangırtısını

O sabah bütün İstanbul duydu


Ellerimin titrekliği suları salladı Üsküdar' da

Şehrin bozacıları yeni dalmıştı ki uykuya

Kulenin kapısına dayandı kediler

İş birlikçi martılar yüreğimi tartaklamak için

Gökyüzünde volta attılar


Gergin bir buluta kaydı umutlar

Yağmalanmak nasıl olurun portresiydi 

kulenin günlüğü

Mahpus harflerin kilidini aradım her sayfada

Bir kuğu kanadıyla yazılmıştı alın yazım

Masmavi sularda parlayan

bembeyaz bir gelindim


Sol dizimi çürütüyordu merdivenlerin küfü

Çocuksu sevinçlerimi tavana astığımda

Kedilerin miyav sesi gittikçe artıyordu

Yüreğimin kaç bin parçaya bölüneceğini konuşuyordu tepemde martılar


Yetinmeyi bilmiyorsun İstanbul

Pare pare olsam da biliyordum

Sana yetmedim yetmeyecektim


Sulara şen bir mizaç giydirip

Bir sofra kurmak fikri neşelendirdi benliğimi

Tavandaki askıdan çocukluğumu alıp sulara yaydım

Ne de olsa Salacak' taydım

Kedi hırıltıları ve martıların kıskançlığı umurumda mı sanki

Sevgilim İstanbul' un kollarındaydım


Maviliğin kedersiz kulacında

Özgürlüğü aradım

İçimdeki kıza tersti bir kuleyi çardağa dönüştürmek

Belki İstanbul böyle istiyordu

beni kız kulesi halimle seviyordu


Kediler ve martılara gelince

Ciğerimi verirdim beni sevselerdi

Akşam olunca yemeğe çağırmayı bile düşündüm

Sökülmüş hikayelere özenmeselerdi


Elimde su dolu krom bir bardakla

İstanbul' un sularına karışmıştım

Aşıklar suda boğulmasın diyen Hüdayi' ye

Amen diyen Bizans' tım


Patlıcan kızartması seviyordu İstanbul

Yanında cacık ekmek

Doğuya dönüyordum yüzümü

Batıyordun sen

Küsüyordun İstanbul


Anlamıyordun;

bir kızın çardaksı mutluluğunu

Ve ben sevgilim

İçinde mahpusluğumu

13 Ocak 2025 379 şiiri var.
Beğenenler (11)

Henüz beğenen olmamış...

Yorumlar (8)
  • 1 gün önce

    Ölüm, bize sevişmek kadar yasak değil miydi? Bir damla su kadar masum, ama bir tabut kadar sessiz. Beni anlamazsın, anlamasın kimse, zaten ne çıkar?

    //

    Ey Kızkulesi, sus artık, sus ki yıldızlar diz çökebilsin gecelerimize. Bu sonat, bir taşın üzerine kazınsın. Biz zaten ölülerden bile daha imkânsızız.

    “Dağılın lütfen.”

    tebrikler