Kızıl Adak
/Efsunlu yaz gecelerinin ardında kalan bir tortu gibiydi bakışların./
Kızıl bir akşamın penceresinden bakan
Ay kadar parlak bir yalnızlık üflüyordu ki dudaklarım,
Yangınına kandım...
İçilecek son yudum şaraptan yana düştüm özlemlerimi,
Ağlayan bebek samimiyetinde,
Kararsız sevdalı aczinde...
Kırk delinin
Kırk akla sığmaz kahkahasında biriktirdim serzenişlerimi.
Öylesine pervasız;
Üryan gecelerin
Soğuk ellerinden kaçtım yangınına
Bu öylesine amansız bir yanış...
/Hiç sormadım kendime
İçimi böylesine ezen hissin adı mı pişmanlık?/
Şeytanla yaptığım pazarlığı bitirdim senden yana.
İçimde büyüttüğüm
O yelesine tutunacağın yılkı atın ayağı kırık artık,
Mermiyi yatağına sürüp
Gözlerini ellerimle kapadım...
Masumiyetini kızıl geceye adaklık sayıp,
Son bakışını düşlerime yazıp
Susamış toprağı kızıl kanına boğdum...
Küffar bir yalnızlık kaldı ardında,
Ruhumu ucube yokluğuna soyundum...
Eylül'2009 Aydın...
Yine güzel bir siir okudum yürekten kutlarim
hep siirle
Bu ayda şiirlerde anlayamadığım bir güzellik var.Sizin şiiriniz için de öyle.Yüreğinize sağlık.Saygılar.😙😙😙😙😙👍👍👍
ruhunu soyunan şiiri giyinir ve pazarlıkla bir bitse hayat nasıl güzel olur
tebrikler
Bence mesele şiirde Eylül'ün geçmemesi değil ! Sadece Eylülde yazılmış olmasıydı ! Her mevsim her ayda da yazılsa , Bana aynı yorumu yaptırırdı ! Zira ben Eylül düşkünüyüm !!!!!!!!!!!!
eylül'e dair birşey göremiyorum şiirde.görmüş olsaydım okumazdım zaten. tutturmuşlar eylül eylül diye. hoşlanmıyorum popülarizmden,hoşlanmıyorum aynılıktan.