Kızıl Gece

Kızıl bir gecede vazgeçtim gülücüklerimden
Ayın şavkı soluktu, yıldızların benzi de
Cam kırıkları batıyordu avuçlarıma
Her duamda kana bulanıyordu çehrem
Her çığlığımda biraz daha yırtılıyordu zaman


Göğün göğsüne yaslanmayalı
Hissedemez oldum evrenin sıcaklığını
Damarlarımdaki kan bile benim değil
Saçlarımın buklelerini kestim düşlerimde
Sırf ona benzemeyeyim diye...


Ne zaman huzura doysam
Kusuyorum iliklerimdeki şen anıları
Beynimin güven düğmesi kırıldığından beri
Sırtımı dayayamıyorum hiçbir bedene
Gülen gözlerin merceğinden akan lâv
İçten sözler aslında kulaklarımda lâl


Anne,
Bu sefer yutacak sanmıştım kızıl şafak
Bakışlarıma kefen giydirmişti gece
Yalpalıyordum çıkmaz sokaklarda bir başıma
Sorgusuz sualsiz koşuyordum kaldırımlarda
Sonra sen dokundun saçlarıma
Buklesine doladıkça parmağını
Unuttum lanetlediğimi her bir telini
Kan akışımın sen yanı çağladı
Gülücüklerim gömüldü belki yedi kat yere
Ama göbek bağım tekrar bağlandı ellerine


Kopçasız bir hayat düştü kaderime
İki yanı açık kaldı zamanın
İlikleyemedim düşlerimin düğmesini
Üşüdüm anne
Üşüdüm
Kızıl gecenin esaretinde...

23 Ekim 2013 147 şiiri var.
Beğenenler (10)

Henüz beğenen olmamış...

Yorumlar (6)
  • 11 yıl önce

    Sesine ölürüm dediğim... Öpüyorum mis efruz ruhundan...