Köşe Masa Destanı
Remziye Yoldaşıma;
Derin derin nefes alıyordu
Gülün kokusu vardı
Çiçek yasaktı
Ölüm yasaldı
Bembeyaz bir çarşaf kıvrımında
Gün yeniden
Sevgiyle yeniden
Hınçla yeniden diyerek
Haykırdı şifahane koridorundan
Toplaştık göz erimi hülyalarında
Kapıldık odalar boyu
Tiz ve akustik sesin yankısına
-Simyacı Şair
Ne zaman yollara düşsem
Ayaza keser yüreğim avucumda bir tutam şiir
Tropikal sıcaklığın
Sol elin serinliğinde kaldığı
Falez yalnızlığını
İliştirdim Finike kentine
“Çok severim köşe masaları”
dedi
Saçının kırığına ak rengi bir tutam iliştiren kadın
Masa güz günüydü
Gün
Masaya italik bir sevdayı düşürdü
Sevda hareketti
cesaretti
Biraz daha cesaretti
Ciğer sancısı ile savaşmaktı
Sakin ve usuldu zaman
Sakin ve usuldu deniz
Çay sıcaktı
Tuz gizlemişti kendini bardak ardına
Aksıyordu masanın ayağı
Poğaça tadındaydı gün
Ağlamaklı hallerin derin kuyusuna düştü bir bardak su
İçtik kana kana
/Yüzünü doğuya döndü şair ve kadın/
-Japon Saat Ustası
Saat deprem öncesiydi
Saatin minesine iliştirdim
Akrep ve yelkovanın kollarını
Saat deprem sonrasıydı
Hiroşima’da yanan annemin
gözlerine bir kez baktım
Saat Fujiyama sıcaklığıydı
Düşümde
Nakilden ölmek üzere olan
adamın gölgesini gördüm
Böldü gecemi narkoz ağrısı
-Güz Görümlüğü Kadın
Ağladım biliyor musun
Çok ağladım Simyacı Şair
Yüz yıl sürdü
Dönüpte ardına bakmadan giden
Ayrılığın acısı
Severim portakal reçelini
Bir de İç kale’de limonlu kekin
Buruk tadını
Küçük bir şehir burası
Yürürüm
Kimi zaman nostalji tramvayı
Kumaştan çanta ağırlığı omzumda
Cem eder yetim bir canın
Serince elleri ile
Hiç unutmam bir keresinde
Sultan ana
Sitem etmişti bana
Çocuklar ve halka merasimi dedi
Ve bir çırpıda ruhumda
Zehra ile Hasan’ı uyandırdım
Bütün heybeti ile duran
Esirgeme kapısı açıldı
Hediyesi oldu bir avuç şiire
Buzul kesen sinemin sızısı
Onlar benim gün yüzlü çocuklarımdı
/Yüzünü kuzeye döndü şair ve kadın/
-Cross Kalem Ustası
Sert esiyor rüzgar
Makina
-Tik
-Tak
Yoldaş Kane mürekkebin rengine buladı sayfayı
Özgürlük ülkemin yemyeşil ovaları kadar genişti
Kalem kalem ölmüştük
İrlanda
Bedenini ölüme yatıran yiğide ağladı
Çok ağladım ben de
Düşümde
Adına Kırmızı harfler düşülen
Kadının gölgesini gördüm
Böldü gecemi yıldızların hüznü
/Hep birlikte yüzlerini yüreğe döndüler/
-Şair-Kadın-Ustalar
Lakin
Senin açın
Akrep ve yelkovanın direnç ile
Aşkına yenik düşer dedi şair
Derin bir nefes aldı saat ustası
Ve derisi maviye çalan
kordon kordon kentin yolları
Tanıklık etti ölümcül bir bakışa
Kalem ustası haykırdı
-Ses bükülür
-Zulüm küle döner
Ve kadın
Çiğdem Nergis kokan bir yanak erimi ile
vurdu şiiri
Şiir kanıyordu
Ciğer yanıyordu
acıyordu
ciğer
Şiir soğuk suyun kar etmediği
Akşam vaktiydi
Şiir ölüyordu
Ölüyordu
Ölüm
Cam ardına saklı hoşçakal’a
Yenik düştü ölüm
Yıldızeli kadar heybetliydi
harfler
Ve hep birlikte atladılar denize
Deniz
Sakindi
Usuldu ...
Hoş geldiniz Cemal bey yüreğine sağlık
Yüreğinize sağlık başkanım. Kaleminiz susmasın. Sizi karşımızda görmek büyük sevincimiz oldu. Allah hastalığınıza büyük şifa versin. Yeriniz çok arandı. Allah sizi başımızdan eksik etmesin.
biri ölüyor mu? sanıyorsun tamam.. hayır değil işte. şimdi her şey eksik şiirlerle bile tamamlamayan.. hadi sen remziye dedin ben nilgün marmara deyim cemal.. tabiki şiirin doğasına aykırı anasondan uyuşmayan dudaklardan çıkan kelimeler.. hele ki palamut lokum gibi şimdilerde.. ahh.! sevgimkere saygımkere
Kaleminize sağlık üstadım:)