Küs Zamanlar
Tozlanmış albümlerin arasında kalmış
bir fotoğrafta aşkın sen hali...
İdam sehpası gibi
soğuk
ihtilal sabahları gibi
kalabalıktı
mülteci ruhlu yüreğin
sessizliğe
müebbet giyen
ne zaman bir pencere görsem açık
denize bakan
ne zaman bir duran saat görsem
aynı zamanı gösteren
göz bebeklerimden yürür
soğuk kaldırımlara
son bakışının ardında duran
v/edan
irkilirim
yüzümü...
ellerimi...
keser söylenmemiş sözlerin
titreyen ellerimle
teyellerim gözü kör iğne ile
geceden kalma sancıma
kanamaya başlar kapanmayan eski yara
yüzümün askısında
ceketim
yakasında kokun duruyor
ne duruyorsun
adını dudaklarıma sür
' sür ' ki
nefes alayım yokluğuna
son defa
koşarım kapıya yerinde yoktur
son defa el salladığın pencereye koşarım
taş duvarların arsında sıkışmış pencere yoktur
maziye açılan
son deminde
sen ister bir hikaye de
yarım kalmış
istersen adı ' aşk-ı har ' de
Yusuf kuyusunda yanan
kesilmiş dudaklarım adın kokarken
ışıksız odamda
kimseler yoktur
sokaktaki çocuk seslerinden başka
dizlerimdeki takatim
kaldıramaz yüreğimin ağırlığını
yıkılırım sensizliğe
.
.
uçurumun kıyısından
doğmamış bir bebeğin sesi düşmeden gökyüzüne
şehrin tüm sokaklarına
yazalım
adını
yalnızlık diye...
tebrikler,
güzel ve güçlü anlatım...
Aşkı bu kimi söyletir kimi inletir ve hüznü kardeş yapar güzeldi dizeler tebrikler içtenlikle...👍😅