Lal Kesiği
-Sessizlik Denizi-
Sessizlik engin bir deniz
ne sığ, ne mavi
alabildiğine siyah rengi.
Vurgun yemek işten değil
en koyusundayken yüreğin lal hali.
Bir anafor bu farkındayım,
tam da merkezindeyken
tarifinden azadeyim derinliğini.
Ağır ağır nüfuz ediyor bedenime
kanser gibi ilerliyor,
öldürmeye niyetli keder
parçalıyor anbean hücrelerimi.
Çoğaldıkça göz bebeklerimde
acının kalabalığı
kum gibi,
biraz irin, biraz kanla
tüketiyorum günleri.
Böyle rezil zamanlarda
yarım şiirlere sarıp
defnediyorum düşlerimi,
keder dev dalgalarıyla kefenliyor
acının mabedindeki metruk zihnimi.
susmak hüznün en yalın hali
kusursuz bir neşter misali,
her dem taze yaralarımın
kabuğunu kaldırıp,
fütursuzca açığa çıkartıyor özlemlerimi.
Ölüme eşdeğer aslında
sefil bir zaman aralığında
durmadan tekrarlanan bu seremoni.
Bir nebze ışığa hasret
soğuk avuçlarıma gömüyorum gözlerimi.
Yanık bir kırlangıç kanadıdır
yorgun ellerim şimdi
asılamıyor hayatın küreklerine,
fersah fersah uzaklaşırken umut
ucu bucağı yok bu döngünün belli.
Ha gayretle geçiyor ömür
dilim, dudağım lal kesiği.
"Kara göründü!" nidalarını özledim.
Direnmelere yaslıyorum
biteviye viran cismimi,
ne olur, "Deniz Bitti!" de
hadi, azat et beni artık sevgili.
Eyvallah şair dediğin doğrudur.Diğer bir değişle şairler ölüp yeniden ve hiç üşenmeden dirilmeyi bilenlerdir.
Bu gece ölümlü Şairlerin Gecesi Ki benim bildiğim Şairler Ölmez.............