Madenci
karanlığa kazma kürek sövmekten
tırnak uçları siyaha çalar acı acı
kömürcü baba emektarı tabutları
hep köşe başlarında durur
titrek kandilinde gözlerinin
dar vakitler intiharı yarınlar
es sancılı bugünlerine
iş bırakımına izin vermez
yarasalardan haz etmeyen
ve sağır inlerinde nasip arayan
bir insan hep
cellat yaltakçsı geceye nasıl tahammül eder?
hayat tüm düşlere nasıl iş bıraktırımı uygular?
ve bir madenci evet
zifiri anlarda görebilir
toprak altında da
nefes alır
uyan hadi göğe bak oğul
baban geldi
sana
az biraz ekmek ile
kara bir alın yazısı getirdi
acıyalım Metin'cim acıyalım biraz... acımız, hafızamızı diri tutar hiç olmazsa...
kutlarım yüreğini... sevgiler...
Türkiye'nin bir ayıbı serilmiş gözler önüne.Ayıbı diyorum çünkü engellenebilir ölümleri bir biri ardına gözardı etmeye devam ediyorlar,bu işi seçtilerse ölümü göze almışlardır diyor bir diğeri kendi ellerimizle baş tacı yaptıklarımızdan...Ona buna harcayacak çok paramız var ama aş için,bir nebze daha refah yaşayabilmek için yer altında emek verenleri koruyacak bir önlem alınmıyor,en basitinden detektörler harici görülüyor.Bu ayıptan başka hangi sözcükle eşleşir bilemiyorum.Canımı fazlasıyla sıkan bir mevzuydu,öyle güzel anlatmışsın ki Metin,bastırdıklarım tekrar gün yüzü gördü. Kalem yalnız afilisini değil gerektiğinde balçık harisinide aktarmalı,bunu layıkıyla karşılayan bir kalemin var,körelmemesi dileğiyle. Teşekkürler şaire.