Madımak Yanıyor Hâlâ
dudakları yanıyordu
penceresinde yaz sefası sürümüş günlerin
ikimizin arasında biraz Temmuz
biraz mavi sanıyordu kendini duman
katilini tutup öpecekken güneş
türkü söyleyip ah çekelim el ele
omuz omuza konmuş güvercine eş
parmakları yanıyordu
kristal gecenin umursamaz ışıkları yalan
ve metrolar
ve büyük şehir seferleri değil aklında
hızla okunan yaram
bir memleket boyu Pir Sultan kalan
kulaktan kulağa dokunan
yetkililerden aldığımız
öksüz imgelere göre
yaşasaydı yirmi yaşında olacaktı
Hüseyin'in kara gözleri
ölse bile ölümsüzdür oysa peygamber çiçekleri
koynumda kalan saçların yanıyor bak öksüz
o günden beri
karanfil dalında yer işaretleri
sağa sola sapan
insansız söylemler türedi erken
simsiyah gülüşler saçan
yüzü yanıyordu bir sevinç arasından
yüzü babam yüzü bilerek amcam olan
belki
zaman aşımından olsa gerek
nağme tutuşturdu göz ucuna zalim
ah felek
kapattılar güneşi ansızın demek
otuzbeş kere karanlık
karanlıktasın!
aydınlık sayıyordu merdiven ve yasın
Rabbin gül tutan eteklerinde aç
tek tek aç düğmelerini ülkem
kaç
'Madımak yanıyor hâlâ' karanlık
/
teşekkür ederim Mehmet şairim...hoş geldiniz şiirlerime 🙂
Biz karanlıkta kalmayı farklı şekillerde algılayan ilginç ve güzel bir milletiz... Aydınlığı sevemiyoruz pek yüzlerimiz belli oluyor diye...
Güzeldi..
teşekkürler Mesut bey...
Geç kalınmış güzel bir şiir ve Güne damgasını vurmuş hala karanlığın gölgesine kalan bir konu...'' Aydınlığı Yakamazlar Kezban şairem..''😙😙😙😙 Kaleminizin izi silinmesin efendim ...😙😙😙
öyle bilinçli bir nesil yetişiyor ki ardımızdan sevgili Aslı... gün gelecek insana insan demenin tarifini yeniden yazacak bu gençler. hepsinin gözlerinden öpüyorum.