Masal Kelebek
Misafirliğin en makbulü
Kısa olanı...
Sıcacık bir anlayışa
Az da dem
Bekletme kapı önünde ayakkablarını
Haydi kadem...
Hay Allah...
İnatçı bir korkuyu kucaklar gibi
Bu mor yalnızlık
Saman arasına saklı kış armudu
Pencereler bakar kör
Kapılar tokmak...
İyiyim...iyi...
Bakmazsam gözlerine...
Eski bir gömüt tarlası duvar
Küçük büyük çerçeveli
Yerler minder döşeli...
Gözlerim gidip gidip geliyor
Kapıya yamacıma
Savruluyor fersiz öfkem...
Yum şimdi sözlerini
Işık sinik
Köz akşamdan kalma...
Hay Allah benmişim meğer
Aymazlar sofrasında tek
Zil zurna...
Ondanmış melül mahzun bakışım...
Ben şimdi bu toprak kaymasının ortasında
Bir çift göz
Evet benzemiyor hiç
Yıldız kaymasına...
Şansa bak...
Çok şeymiş gibi hal hatırları
Sordular...
Çok şeymiş gibi oturmaları
Kuruldular...
Döktüler kanatlarımın tozunu
Savurdular havaya...
Ben ne konuşan kanatlı böcekmişim
Yara yara nehirleri
Köpürdete köpürdete geçermişim
Işıkları severmişim
Öldüresiye
Ölesiye yaşamayı...
Ben neymişim yontularda kabar kabar
Nerden gelirmiş benim rengim
Hadi bana ağıt yak
Dağıldı kanatlarım
Yoruldum düşüyorum
Yoruldum üşüyorum
Yoruldum yıldızlar ört
Gökyüzüme...
Yıldızlar paylaşandır
aynı gökyüzünü
bir de
has yalnızlıkları
güzel şiir