Masumiyet Vahyi
VAHİY
?Sabah,
ışıltılı küpelerini takmadan,
Sözlerimi işitecek kulaklarını uyandır,
Ve masumiyeti yaz
geç olmadan.'
Dedi vahiy meleği.
SORGU
Nasıl dileyebilirdi Tanrı bunu benden?
Masumiyet,
damağımda paslanmış bir tat,
Avuçlarımda,
kurumaya başlamış bir ter iken?
Azizlerin saflıklarını korudukları,
tapınaklara bile
çocuksu anılarımı bırakmak,
bana
cennetin kapılarını kitleyen bir günah iken,
Nasıl olur da Tanrı,
isteyebilir bunu benden?
BEYAN
Bir baykuşun soğukkanlı bakışları ile,
kötülük
toprağın dizlerine asılı,
pusu kuruyor düşlerime.
Uğruna şiirler kurban ettiğim doğa,
ağaçlarının
ürpertici sesiyle,
depremler yaratıyor zihnimde.
Söyle melek,
Nasıl yaşayabilir bir insan bu korku ile?
Ay bile korkusundan sığınıp
bulutların ardına,
Dua ediyor sabah olsun diye!
Şehvetine kapıldığım,
bozkırlara adım adıp,
kuzuların sessizliğiyle lâl olsam,
Kurdun çan sesi,
eşlik ediyor aksak nefesime.
Ve nice ihanetler
yeşeriyor topraklarımdan
sürülen yine ben oluyorum
kendi öz vatanından!
Mabedi keşfedilmemiş köylü kızına,
keşfedilmeyi emreden şeytanın,
saçlarına düşüyorum kara kara.
Ne yazık!
Masumiyetten uzak,
bir oradayım
bir burada!
VAHİY
?Masumiyet gecede saklıdır.
Kör,
dilsiz ve sağırdır.
Bu yüzden,
hala masum kalmıştır.
Sabah esnemelerini salmadan,
bir gece yarat
ve masumiyeti yaz'
dedi vahiy meleği.
SORGU
Nasıl densiz bir istek bu,
annemden emdiğim ak sütü,
yolcu vagonlarına
çoktan uğurlamışken ben?
Bir insan bir gece nasıl yaratabilir?
Gece,
onun için bir kabusa dönmüşken?
Donuk gözlerimden
zehirler akıyor
Sokrates'i öldüren.
Gerçek bir yaş bile değil!
Söyle bana melek,
masumiyet nedir?
SON VAHİY
? Oku masumiyeti'
dedi
vahiy meleği.
Yanıtladım:
?Okuyamam bilmediğimi'
İşte,
bu peygamberliği reddedişimdi.
Az sonra,
kaldırdılar,
masumiyetin cenazesini.
Son Bab ! Son Ayet ! Son Söz ! İçindekidir seni yaratan.......... İçindekine sorsan söyler sana ! İç mesellerine baksana.............