Mehr-i Müsemma

Bazen gökkuşağını sıvazlıyor ellerim
Korkmasın, solmasın istiyorum renkleri
Sevme ertesi bir günde
Yorgun, muayyen bir hüznün son nakaratında
İşte o zaman
Yağmur sürüyorum gözlerime
Ve bir parmak şiir dudaklarıma
Belki fıtratımda çocukça tebessümler saklı
Belki çokça ahlar vahlar
Sesime bir hicran ekleyip
Anneden kesilmiş yanımla ağlayamam mı?


Tut ki sevmişim
Yolunu kaybetmiş beyazlar saçımda
Gözbebeklerimde sevdan mışıl mışıl uyurken
Ses çıkarmamışım hiç... Çok mu?
Her şiir sana nikâh kıyabilir
Ya da kıyabilir gözlerime


Marmara gibi
İki yakam bir araya gelmiyor
Hep sana kuruyor boğazım
Ve Yeşilçam filmi kadar repliklerle dolu ağzım
Ne demişti Nazım
?' Sevgilim yalan söylerse sana gözlerim
İki nadim gözyaşı gibi avuçlarıma aksınlar
Ve göremesinler seni bir daha''


Daha ve bazen
Su içer gibi, yüreğimin köklerine işlerken yalnızlık
Nedir bu bahtsızlık
Uyur sever düşlerde gök/yüzünü avuçluyor ellerim
Esmiyor artık hazana gülen yellerim
Bulutlar kuşları seviyor inadıma
Oysalarım yağıyor kaldırımlara
Oysa diyorum oysa
Şimdi başını göğsüme koysa..


Biliyorum senin gözlerin de küsmüş serçe çırpınışlarına
Uykular emanet kaçıncı bahardan
Dinle,
Yorgun şarkılar çalıyor pikaplar
İşte o an dilimiz kalbimize dolanıyor


Bazen tümsekleri bulutlara kaldırıyor çocuklar, umut derken
Bazen göğü yere çalıyor büyükler, savaş ederken
Ne çare küssen, kızsan ,darılsan,
Tut ki ölüm
Üzülme sen gülüm
Farz biçtim şiirleri sana,
Sakın kaybolma,
Yüzün pusulasıdır gönlümün
Ve mehr-i müsemması, kalbimdir ömrünün...



Yasemin Demir 2014//Aralık suskuları