Mercan Dişli Ayırt Edişler
....teğet geçen kalabalıkların suçudur yalnızlık
bakışlarım babam kadar olduğunda
kelam vuku bulur dudağımda...
bütün duaların kutsallığı üstüne
kıyamdır her sözüm
annem'in ayakları dibinde uyur çocukluğum...
içime çekmeden deniz'in kokusunu
duymadan martıların çığlığını
çiçekler doğurup pencereme bırakan gün'ün eteğinde
vızıldayıp duran yaban arıları kadar m u t l a k t ı r a ş k
odaya dolan tek başınalığın yankısıdır yanı başımda
ah mir'im!
başka bir renk çarpmamıştı bu denli gözüme
alçalsa gökyüzü başıma
omzuma sokulsa rüzgar
bakmazdım gidenlere
yine de;
öksüz akşamlarda dirilir hasret
'ne prangalar eskittim' der ya şair
öyle zincirleri yere çalar yalnızlığım
kaybolduğum düş sahilinde mercan dişli ayırt edişlerdir onlar
lime lime ayrılıkları yazar elleri
sonra gümüş rengi ay eski şarkısını söyler yine dalgalara
mehtap üşengeç tir o gün gelmez ağırlamaya
derinlere sokulursun hani
sanki çekecek biri üzerinden örtüsünü
kalkacak ve aydınlanacak karanlığın yüzü
sözler yalancıdır
suskunluklar bunun yarısı
akşamın efkarında yeminsiz çözülmeler dir
gözlerinle ben arasında yaşanan
çözülen buğuyla inkara yeltensen
geleceğin/ geçmişin esareti
sahipsizliğin bir de ıslak köpek yavrusu gibi
biraz n a z ı m biraz da h ü z z a m yazıldı bu yüzden s e v d a
çatısız konaklarda esareti bilenlere haber gitti gecenin ağzından
duymadılar/ duyulmadı...
en çok sabrı tükettik
ahval'imiz de ipleri çözülmüş kuklalar gibi
düştük yakasından hayatın.
sığınmak için erken/ başka şeylere yeltenmek için geçti
anlamadık
cümlelerin dudaklarımıza verdiği o kekremsi acı yakıyordu genzimizi
ki
ağlanacak halimize gülmeyi
hayatı çok ciddiye almayı
susmayı...
en son da susturulmayı/ sevdik!
anlamsızdı oysa hepsi
yedi rengin kuytusunda
aniden boy veren iğde ağacının toprakta tırmanışıydı hayat
ısrarsız... olanca kararlılığıyla...
satır sonunda;
soluduğun havaya karışacağımı bilsem
toz olur bulutlara yaslardım bedenimi
uçardım sonra kumrunun kanadında
göğüslerdim geceyi gündüzmüş gibi
sen kendinden kaçarken
ben sen de takılıp kalırdım temelli
açılırdım düş sahilinden binlerce kere
düşerdim aşk sandalından onlarca kere
'evet' derdim düşsem de
kahretsin/ evet!
üvercinka'yı ararken şiirlerde
sana rastlardım hızır misali
bir iz/ bin yaşamak olsa giderdim
ekmek/ musaf değeri...
hayat bıraktığını tutmayacak kadar mesafeli
yazgısında duranlara söylenecek sözler belli
nöbetsiz hapsoluşlarım çok olmuştu
ancak/
gecesiz karanlığa ilk bakıyordum
derinliğin arsız lığında bir somun kadar kutsaldı adın
tevekkülle sol uyuşum harfleri
ufalan'ışı satırların dilimin ucunda
uzak diye bir yer yoktu ya
yarı yaşanmışlıklar sadece
ışıkları sönmemiş m e m l e k e t şehirlerinden bakıyorsun hala
gözlerim ufkunda sevda
dudaklarım mavi bir hüznü taşıyor
karanlığa basma diye yanar k e n t i n ı ş ı k l a r ı
adımını atsan avucunun ortası sevda
belki yarın kabul olur sonsuzluğa yolladığım dua...
maide özgüç
23/03/16
Güzel bir şiir aynı güneşli bir güne benzer.
İçimizi ferahlatır, ruhumuzu dinginleştirir.
Kutlarım...
👑
Günün Şiirini😙
Ve
Günün Şairini👑
Kutlarım...👍
.teğet geçen kalabalıkların suçudur yalnızlık🤐🤐
Yetti de arttı Kalemine yüreğine selam olsun izmir den..👍
Güne düşün şiiri ve şairimizi kutlarım 👑👑👑👑