Merhaba

Ara sokaklarda kaybolmuş çocukluğum
Merhaba...

Gençliğimde burnumu kırdığım
Sokak lambası, sana da merhaba,
Ekmek parası için dolandığım parklar, bahçeler,
Soğuk su diye bağırdığım kahvehaneler,
Size de merhaba...

Dudaklarımdan dökülen gurbet türküleri,
Beğendiğim kızların hayalleri,
Taklit ettiğim komiser Cevahir,
Eskinin yavru kedileri,
Şimdinin babaları, anneleri,
Kasabanın meydanı, 
Caminin imamı,
Hepinize merhaba...

Herkese bir uyduruk lakap takan,
Kendinden başkasını tanımayan,
Gururlu ve mağrur Mekil nine,
Siyah beyaz fotoğraflara bakarak,
İçini çeken köylü güzeli Menekşe,
Sizlere de merhaba,

Geride kalmış sonbahar,
Beklenen kara kış,
Yanmaya hazırlanan ocaklar,
Tütmeye başlayan bacalar,
Çiçekler, saksılar, tozlu topraklı patikalar,
Size de merhaba,

El değmemiş sabahlar,
Dokunulmamış yarınlar,
Eski bir radyodan gelen ses,
Bazen hüzünlü, bazen keyifli,
Dokununca boyun büken küstüm çiçeği,
Sana da, sizlere de merhaba! 

Ne çok özlemişim meğer,
Ne güzelmiş buralar,
Yağmuru, kokusu ve dokusu,
Bakınca yoran yoksul yokuşu!
Seni bile özlemişim,
Sana da merhaba...

Bu güneymiş kısmet,
Kavuşmak ne güzel sevdiğine,
Nerede öğretmenim Baretta İsmet?
Hala buralarda mı?
Yoksa çekip gitti mi, bitti mi içindeki hasret?
Kavuştu mu Aybüke'sine?
Ne severdi be, ne büyük aşktı,
Zaten bana sevmeyi öğreten adamdı! 
Ondan kaptım yazma hastalığını,
O bulaştırmıştı bana şiiri, edebiyatı!

Bak unutmadım hocam,
Döndüm geldim, üşenmedim,
Haklısın, biraz geciktim,
Ama anlayışla karşıla be hocam,
Kolay mı yaşamak, adam olmak,
Hem sen demedin mi bir keresinde,
Kız kalesi tepesinde,
Önce adam olmalısın diye!

Adam olabildim mi bilmiyorum,
Ama durmadan yazıyorum!
Haksızlığa, adaletsizliğe boyun eğmiyorum!
Zaten adam olmak nedir ki,
Var mı bir terazisi?
Kim ölçer bunun oranını?
Neye göre ve nasıl,
Saygı duymalı dünyaya insan,
Duyuyorum, tüm dünyaya,
Ve de yaşayan, her canlıya,
Sen öğretmiştin zaten velhasıl!

Her şeye ve herkese, her şeye rağmen merhaba!