Metroşka

Sormaz oldu bu şehir - hadi git!
Ey yetim sorular, neydi sizin adınız?
Lâkabınız, piç en azından!
Lolitalar sizi tanır.

Bit yeniği aklıma yanayım - kafa fit!
Hiç uyar mı tadınız - meledi süt!
Onca kurbana gebe, zehir
Köşeyi tutmuş yağlı pala - heyt ulan!
Kemiği sorar it

Bu şehre mi düşer her gün?
Hangi dağ yanıyor da, külü var?
Hayra yor hadi - uyar göğü, yeri yar!
Kâtline ferman dedi mi, sus!
Kelle gider!

Dilime düğüm olsa mehir
Tan bekler inadına - unut!
Çenene kilit olur, diline pelit
Kayıt kuyut yok işte, salla git!
Şehir kayıp, ayyaş fora!
İndir o eli - çok ayıp!

Kimi boğuyor tütün, sor - tehir et eceli!
Baldırı çıplak adam, çok satar - nü siluet!
Elledi oramı buramı, acemi - küfret!
Milledi sinemi, şehir - nehir zuladı
Kefir alladı derdimi işte - mendebur!
Ağu belledi!

Kör eskici söyle - nedir altı patlar?
Mevtâ olursa cüsse, teneşir nasıl paklar?
Ben mi ölüyorum
Bu şehir mi gidici - bilinmez!
Boş kovanlar, kalıcı!
Tek tek say!

Yüreği sefilim, of - derdi yakıcı tiner!
Ne şakacı dili vardı - bilsen!
Sevmesi yaban, sözü yalan - yan kesici!
Hacı hoca bilir mi sevdayı, a bacı?
Sağnak gibi bu şehir - sahici!
Gözyaşına kefilim.

1 Kentay 2014

23 Ocak 2014 438 şiiri var.
Beğenenler (6)

Henüz beğenen olmamış...

Yorumlar (24)
  • 10 yıl önce

    Şiirin Öyküsü:

    Bir kent şiiri yazmak istemiştim aslında, esinlendiğim bir başka şiirle birlikte; önceki kent şiirlerinden biraz daha rahat yazımlı, yine de ahengi sıfır olmayan. İçine arka sokakların burukluğunu ve nefretini de yansıtmaya eğilimli imgeleri dâhil ederek. Önce â??metropolitan'(*) gibi başlıklarla bir genelleme yapayım derken, tanka türü şiirlerimde kullandığım â??-ka' hecesi ile â??metro' sözcüğünü birleştireyim ve tahmin edileceği üzere â??matruşka' (**) Rus bebeklerini çağrıştıran bir karma sözcük terkibi ortaya çıktı. Şehri ele alan şiir de, zaten içi bilinmeyen, arka sokakları anlatan bir yapıda idi. â??Metroşka' şiiri için eklediğim resim de bu nedenle oldukça farklı derinliklere götürebilirdi şiiri..

    Kent deyince, eğlencenin araç olarak kadını kullanmasını da hesaba katarsanız, resmin daha değerli olduğu anlaşılırdı. O kadar maskülen cüsselerin içindekinin, aslında bir kadın olduğunu ve erkek meclislerinde belli edilmediğini de dikkate alırsanız; kentin asıl mağdurlarının adresine ulaşmanız hiç de zor olmazdı.

    Öte yandan kent; dağdakinden daha mı kalabalıktır toplum olabilmek için, bir â??insan' yüzü görebilmek için?

    â??Kesinlikle hayır!' dedirtir işte bu şiir..

  • 10 yıl önce

    Şehrin 'kim kime, dum duma'sında kurgulanan ve aslında herkesin birbirine sürtünerek ilerlediği bir yapay kalabalıkta, ruh ve kararlarımızda yalnızlaştığımız ikili karmaşık ortamın çelişkisini yaşarız.

    Ne kadar tersini düşünseniz de, bir o kadar sizin dâhil edildiğiniz oyunları bilemezsiniz; tembellik edip, aklı bıraksanız, sizin yerinize bile düşünüp, ipinizi çekiverirler!

    Her şeye yukarıdan bakınca anlarsınız, çok geç olduğunu..

  • 10 yıl önce

    Bir yandan güncelin içinde akıp gideriz, öte yandan güncel de bizi akıtır gider; bırakmaz olduğumuz yerde, kendi kendimize..

    Bazen bir oyuncusuyuzdur sahnenin kuytusunda yani, repliğimiz de bir şekilde seçtiğimiz karara bağlı gibi; bazen de oyunu biz kurarız gücü elimize geçirdiğimizde, diğerleri de sanki sadece bir dekorcasına..

  • 10 yıl önce

    Sayın Nilüfer Akbay,

    Katkılarınız için çok teşekkürler, Uğradınız, şiiri değerlediniz. Selamla.

    ud83cudfbb😙👧ud83eudd20🤐

  • 10 yıl önce

    Günün şiiri ve şairini tebrik ederim.