Metroşka
Sormaz oldu bu şehir - hadi git!
Ey yetim sorular, neydi sizin adınız?
Lâkabınız, piç en azından!
Lolitalar sizi tanır.
Bit yeniği aklıma yanayım - kafa fit!
Hiç uyar mı tadınız - meledi süt!
Onca kurbana gebe, zehir
Köşeyi tutmuş yağlı pala - heyt ulan!
Kemiği sorar it
Bu şehre mi düşer her gün?
Hangi dağ yanıyor da, külü var?
Hayra yor hadi - uyar göğü, yeri yar!
Kâtline ferman dedi mi, sus!
Kelle gider!
Dilime düğüm olsa mehir
Tan bekler inadına - unut!
Çenene kilit olur, diline pelit
Kayıt kuyut yok işte, salla git!
Şehir kayıp, ayyaş fora!
İndir o eli - çok ayıp!
Kimi boğuyor tütün, sor - tehir et eceli!
Baldırı çıplak adam, çok satar - nü siluet!
Elledi oramı buramı, acemi - küfret!
Milledi sinemi, şehir - nehir zuladı
Kefir alladı derdimi işte - mendebur!
Ağu belledi!
Kör eskici söyle - nedir altı patlar?
Mevtâ olursa cüsse, teneşir nasıl paklar?
Ben mi ölüyorum
Bu şehir mi gidici - bilinmez!
Boş kovanlar, kalıcı!
Tek tek say!
Yüreği sefilim, of - derdi yakıcı tiner!
Ne şakacı dili vardı - bilsen!
Sevmesi yaban, sözü yalan - yan kesici!
Hacı hoca bilir mi sevdayı, a bacı?
Sağnak gibi bu şehir - sahici!
Gözyaşına kefilim.
1 Kentay 2014
Sayın Cemal Mıhçı,
Efendim, gelişiniz onurlandırdı.. Beğeni sözleriniz kalemi güçlendirdi.
Hınca hınç dolu olan bir kenti, mutedil duygularla yahut 'yârim beni anlasın artık' diyecek kadar düşük şiddette anlatmanın devri de geçmiş gözüküyordu.
Çokluğun içinde tekliği, kalabalık içinde yalnızlığı nasıl anlatabilirdik, bilemem. Ama deneyebilirdik elbette.
Şehrin ışıklarının hep yanacağını zannedenler, geceleyin içlerinde bir mumu yakacak derecede enerjiye sahip olmayanlardır.
Çok çok teşekkürler efendim, katkılarınıza.. Selamla.
Bu şehre mi düşer her gün? Hangi dağ yanıyor da, külü var? Hayra yor hadi - uyar göğü, yeri yar! Kâtline ferman dedi mi, sus! Kelle gider!..
şehre düşenin ne olduğunu anlatmak şairin işi,
anlamak uzun iş,👍
şiirin biçim ve işleyişi çok güzel
kutlarım
sevgiyle kalın...
Sayın Kezban Turan,
Sayfama bıkmadan gelip, katkılar sundunuz hep, çok teşekkürler size.. Şiirlerimi nasıl yazacağımı belirleyenler, sizlersiniz..
Nice paylaşıma, selamla.
Sayın Örnek,
Kent komşuluğumuz, bizleri kalabalık zannettirir birbirimize karşı; yürek boşluğunu örtmeye çalışan bir battaniye gibi.
Gerçekte şu tekillik, içimizden hiç çıkmaz; isterse bilmem kaç kişilik bir diskoda tepinelim, isterse partide oncası çevremizde dönsün.
Bazıları da bedenine madde ithâl eder gözünü körlemek için; birkaç saatliğine tekilliği unutmaya zorlar koca kentte. Aslında yok olmaya çalışır, kendini sıfırlar ki; yalnızlığın dayanağı kalmasın diye!
Ama bir şiir, dalga geçmeliydi işte bu görünmez çelişkiyle.. Herkesin salt gerçeklik sandığının, bir çeşit illüzyon olduğunu; Esasen ironik bir tablo gibi matlaştığını bilmeliydi, kesin denilen sözlerin; Belki de taşlamalıydı bu şehri, herkesin bir başkasını mutlu sandığı kuytularda; Parkeleri sökerek ciğerinden, arka sokağın kinâyeli bakışında dizelenmeliydi...
Çabalarımız hep bu yönde işte efendim, elimizden geldiğince kalem oynatmaktayız, gelişiniz şiiri değerledi, katkılar sundu...
Çok teşekkürler, selamla.
Sayın Yeniay,
Bazen yalnızlığımıza yanarız, ama bunu şehirde hiç belli etmeyiz.. Çünkü onca insan gelir geçer yanımızdan, birkaçının niyeti hüsnü, diğerininse şer yahut bed.
Bir kentin nâmusunu nasıl bilirdiniz? Hangi kent her şeyi düzgünce yapar? İki kişi bir araya gelse kentleşir miyiz? Bir kentin arka sokakları olmak zorunda mıdır hep? Yalnızlığın resmini çekebilir misin Sarai?
Oldukça fazla soru üretmek mümkün aslında bir şehirden.
Katkılarınıza çok teşekkürler efendim.. Selamla.