Mor Ve Siyahın Hüznü
Mor ve siyahın hüznünü taşıyordu gece.
Yüzümü ayaz, bileklerimi sensizlik kesiyordu.
Islak bir kadın sesinde dinlendirecektim yorgunluğumu.
Özlem uzak duracaktı penceremden.
Saksıda duran menekşe gülecekti sabaha.
Şizofren akşamların ay ışığında,
Şiir olup aydınlatacaktın odayı.
Tebessümündeki beyazı öpecektim doyasıya.
Sancısız fukara sofrasında,
Sağnak bir bereket olacaktı dokunuşun.
Dön cennet yüzünü bana.
Hoşçakalında gizlediğin cehennem,
Kavurur hayatı.
Bak...
Düşlerim ağlıyor tavan arasında.
Masada parmak izlerin,
Aynada aksin duruyor hala.
Kokundan arınmıyor gece.
Kalemsiz yazıyorum artık seni.
Uyurken üstüme alıyorum nefesindeki ateşi.
İyi bak sabahı doğuran güneşe.
Kırgın bir yalnızlık düşüyor pencereme.
Gidişin zamansız ölüm,
Yokluğun, defnedilmiş acılar kabristanı...
Toprağımda gül filizlenmiyor.
Yeşermiyor yaşam.
Gri bir bulutun öfkesinden dileniyorum seni.
Düşmüyor gözlerindeki sıcaklık toprağa.
Dudaklarım çatlak...
Her gün batımında,
Sahilden denize düşürüyorum hayalini.
En beyaz martının kanatlarında,
Geceme mehtap oluyor gamzelerin.
Ayın karanlık yüzüden seni izliyorum.
Hece hece sen oluyor sonbahar.
Bir yaprak çürüyor dalında,
Ben yokluğunda ölüyorum.
Mor ve siyahın hüznünü taşıyordu gece,
Dilimi adın,
Hayatımı aşkın kesiyordu.
UĞUR YÜCE
incileri hak eden dizelerdi okuduğum kutlarım ustad 👍👍👍
Gece gece hüzünbaz bir şiir düşmüş yüreklere ve beyaz sayfalara. Kutlarım yürekten Mahir bey çok beğendim...😅