Mülteci

Fare korkusunda
Pür dikkat
Baykuş çığlığı dolanır
Yokluğun fermanı koynunda
Ha gayret
Ayaklarının dermanı zorlanır
Yar hayalinde
Göğe asılır zaman

Gece zifir gece katran
Ateşler yanar dağlarda
Bilinmez eşkıya mı yoksa çoban
Depreşir içinin kuşkuları
Ürperir sırtında zaman

Sırılsıklam savrulur
Suratına suratına
Şamar şamar
Yağmur gavur
Yol çamur
Yol zar zor
Yol uçurum
Adımladıkça hayat
Adımladıkça ölüm
Önün sıra tabut
Taşır
Derine daha derine
Karanlığa gömülür gözlerin
Karanlığa götürür
Karanlığı getirir zaman
Dudağında kenetli dişlerin
Fark etmezsin
Kan
Sıcaklığını em
Tuzunu tükür
Yağmura karışır bir parçan
Akar gider
Uzaklaşır
Tek düzelikten kurtulur
Yüreğin Kütür kütür
Atar şakağında damar
Ense kökünde
Ustura ağzı
Korkuya çoğalır zaman

Bu can
Şehrini düşler
Şiir yüzlü yar
Bilir
Çoktan yokluğuna telaş salmıştır
Kim bilir kaç kapı
Karakol dolanmıştır
Hastane morg
Bir haber
Düşer derdine
Eyvah
Gözleri yolda kulağı kirişte
Her seste
Yar sanrısı
Artar kaygısı
Bilirsin
Eyvah yar ağlar
Eyvah/tan öte
Yar beri düşer
Başın öne

Açlık hayın
Aman vermez
Yer bitirir umudu
Yol kayıp
Yolcu kayıp
Uyar çağrısına toprağın
Düşer/sin

Hangi suçtan kaçak
Bu dağlar başı
Bu sınır
Tanımsız
Hatırlayamazsın
Uyuşur parmakların
Ciğerin buz
Çekilir damarlarına ılık bir düş
'Yar bekle!
Yar gitme!
Ne olur gül yüzlüm
Gözlerine bensiz kederler sürme!!!'
Çoğalır karanlık
Çekilir ayaz
Uyku; ısıtır yar
Düşün düşünde solar
Artık
Ne açlık
Ne yokluk koyar
Gözlerin kayar
Derine daha derine
Karanlıkta zaman donar

Mahalli gazete
Üçüncü sayfa
Bir kaç satır
Gündem boşluk
Doldurur
Bir kaçak
Sınır boyunda
Ceset
Sessiz sedasız
Kimliksiz


Mültecileşir cesedin
Nedensiz
Yar senden geçmeden
Geçip gider/sin zamansız.