Ne Zaman Değişti Zakkumlarının Rengi
dün
ada (nın) pazarı (na) gittim
hiç dolmayan filemi kapıp.
marul alacaktım, göbekli (sana benzer, kat kat yumak)
yeşil soğan, havuç, turp
bir de düzgününden hıyar (çiçeği burnunda olandan!)
hiçbiri uymayınca cebime
elleyip elleyip koydum yerine(canı cehenneme!)
buna rağmen
boş dönemezdim ya evime
alaca bir ineği kaçırdım pazar ortasından
onların yerine!
ben önde, inek filemde
tuttum evin yolunu
firarı oldum kendimin...(hem garip, hem acı)
hiç kimse koşmadı ardımdan(seni gidi yalancı!..)
yaşasın!..
sütse süt (anam ağızlı)
peynirse peynir
yoğurtsa yoğurt..(dilim yandı)
yağsa, kesme kesme kaymaktan...
hatta
arada bir konuşuyoruz inekle
bana 'mö!..'deyince
anlayacağın yalnız değilim artık (gelmezsen gelme!)
lakin
canım et istediğinde
köreliyor bıçaklarım, masatlarım, satırlarım
kalmıyor ağzımın tadı tuzu, yalanıyor dudaklarım (seninkiler nerede?)
aklıma dudakların geldiğinde
bir ağlamak çöküyor ki üstüme
yuvarlanıp köfte oluyor göz yaşlarım
doluyor mendilime. (ne oldu sana yolladığım? !)
inek bana bakıyor şaşkın!
ben ineğe şiş gözlerle (sen misin sadece tanık bu halime!)
biz deliyiz ya
en akıllımız köfteler olmalı
gülüyorlar halimize! ..(ağızları kan kırmızı, biber tadı...)
üstelik gidip
ekmek arasına yatıyorlar
üşütmeyeyim diye...
(doktoru sen olmayacaksın gülüm! işgillenme! )
birazdan dişleneceklerinden habersiz
keyf çatıyorlar
çiçek satan
bizim Cevriye'nin elinde....(hani türküsü yakılan vardı ya, filmlerde)
bir misal daha size
onların nemenem salak oluşlarına dair (istersen dinleme!)
gün boyu
lokanta vitrinlerinde yatarlar
sere serpe! ..(mübarek Orhan Veli'nin cımbızcısı..)
ne mayoları vardır
ne poşileri..(kırılmış aynaları, uçkurları...)
gelen görür, giden görür avret yerlerini
var mıdır bundan daha ayıbı?
hele bahar geldiğinde köfteciklerin
görmelisiniz acınacak hallerini;
cızır cızır kızarırlar mangallar üstünde
'kendin pişir, kendin ye! ' yazan kır kahvesinin önünde:
rüzgara karşı kokular saça saça (canım çeker de, susmak yeğlimce)
dağlara karşı yağ ata ata (tatlı mı olur cücenin eti, ben gibi sence? !)
ağaçlar yemyeşilken, onlar kapkara(gel de ağlama! !)
en iyisi
unutup adapazarı'nı, köfteyi, ineği
sevgiliyi yiyip
aşkla doymak bence! (ne iyi! )
hey!
ne zaman değişti zakkumlarının rengi?
"Üstelik gidip ekmek arasına yatıyorlar üşütmeyeyim diye..."
Tayyibe Atay farkı burada yatıyor😡
İyisi mi şiire tebriklerimi birakıp hemen kaçayım ÜŞÜTMEYEYİM! diye😆
Kutlarım güne düşen bu güzel şiiri ve yazarı
Özlemleriyle yanıp kavrulduğumuz Acı gerçeklerimiz Hadi yürüyelim trafiğe tıkalı Lalelere bezenmiş yolları Bakalım gösterebilecek mi? Bize bir em olacak yeşillik Ve mezar olmamış toprak çiçekli!
Yürekten tebrik eder, Sevgiler, saygılar sunarım.
Yürek çığlıkları yankilanmis sessiz hayatın tam ortasından
Okuyanın yüzünde gerçekliğin rüzgarıni estiriyor
Payıma düşeni alıp giderim
Yerini bulmuş siiri ve saireyi kutlarım
Saygılarımla
Mizahi bir anlatım akıcılık vermiş şiire. Hiç bitmesin istedim. Güleriz ağlanacak halimize.
Tebrikler sayın Atay.