Ölü Bir Adamın Karısına Son Mektubu

-I-

Avcumun içinde ısıtmaya kalksam,
Tuz buz olacak ellerin sanki güzel kadın.
Hayret etme,
Ben de biliyorum; posta kutuna bıraktığım her mektup
bir öncekinin aynısı.
Çünkü,
iki öznenin kaçınılmaz bağlacı aşkın,
iki ayrı tepesinden,
umutsuzlara gürültü gibi gelen fısıltılarımız sonrası yazdığım mektupta da,
İç içe yıkılışlarımız sonrası yazdığım mektupta da, sen hep ağlardın.
Ve öyle bir an gelip çalacak ki seni benden
aynı mektuba bir daha
asla, ağlamayacaksın.
Ve ben seni hiç ağlatmadığımla gurur duyacak,
gururumdan
arkama bile bakamayacağım.
Fakat, yine,
kaçıncı sayısını okuduğunu bilmediğim bir mektubumda,
Fay hattı geçiyormuş gibi avcunun çizgilerinden,
Titriyorsun;
Ellerin titrek; göğsünün ta kendisi
şehvani bir deprem; biraz daha nefes alıp kabartsan göğsünü,
acına dost olur gibi toprak,
en derininden sarsılacak.
Bırak, yeryüzü sarsılsın; sen ağlıyorsan zaten,
bırak da her canlı titresin.
Çünkü sen en çok, titrerken güzelsin.

-II-

Avlunun süs havuzunda
gözyaşlarınla çoğalttığın yağmur suları üzerinde,
gemi yaptığın mektuplarımı yüzdürüyormuşsun,
duydum.
Fakat üzgünüm ki güzel kadın;
Artık ne ben kaptanı olabilirim o gemilerin,
ne de sen binip onlara yanıma gelebilirsin.
Çünkü ben, adını henüz bilmediğim bir yerdeyim,
Ve görünen o ki;
Ne kadar gidersem gideyim;
Yine, senden yoksunluğun tam içindeyim.
Çok uğraştım ama;
Gök /yüzüne yetişip avuçlarına düşemedim.
Yüzüme vurma;
Biliyorum;
Tüm gidişlerden büyük bir farklı olmalıydı gidişimin;
Ben,
geri dönmeliydim.
Fakat üzgünüm ki güzel kadın
sana çıkan dehlizlerden bir türlü geçemedim.


-ııı-

İkimizin de yazdığı mektuplar var; tek fark,
seninkiler hep birbirinden farklı.
Bünyen kaldırmazmış gibi sen aynı kelimelerimle sarhoş olurken,
ben komaya girene dek aşırı dozda istedim,
daha fazla kelime
ve mektup istedim senden.
Diyorsun ki birinde;
Ben fazlasıyla düş kuran bir düşkün ve
sana fazlasıyla düşkünüm.
Ve düşebilirsem eğer merdivenden
ya da
en kötü ihtimal; gözlerinden bile düşebilsem içine,
kırık cam parçaları gibi
batabilirim yüreğinin bir köşesine.
Ve bir yanın daima bana aşık kalabilir
böylece,
demiştin mektuplardan bir ötekisinde.
Cevap yazamadım,
Diyemedim ki güzel kadın;
Yaşamakla aramdaki tek bağdır, sana aşık yanlarım.

-IV-

Şimdi uzaklar, çok uzaklar...
Senden ayrı kalana dek yakındı aslında bana, uzaklar.
Mektuplarımı okurken
Biliyorum,
Hararetli bir telaş alıyor seni,
Her gecenin ay ışığına karşı, kahve sızıntısı yapıyor ağzın,
Ciğerinde çürüyor sigara dumanları,
Tuhaf bir antikalaşma merakıyla,
durmadan eskiyor,
eskiyor
ve sadece eskiyor, içinde hasretle tüten dumanların.
Dokunsan dudağında kuruyan öpücüğüme,
kuru toprak gibi dağılacak üzerine
ve sen altında kalacaksın
bir öpücüğünde toprak kaymasının.
Şimdi,
şöyle ses etmeden, ağır ağır
kıvrılabilsem kıvrımına dudaklarının,
Hem sana çıkmayan yol yorgunluğunu atarım,
Hem uzak, çok uzaklardan bile
seni tekrar öpmüş sayılırım,
güzel kadın.

25 Haziran 2010 51 şiiri var.
Yorumlar (8)
  • 14 yıl önce

    Cok güzeldi. .

    ice dokunuyor. .

    Kutlarim sevgimle..

  • 14 yıl önce

    Bir an kelimeden türeyen kelimeye takılırken gözüm, ölü bir adamın hali canlandı dizelerde öyle içine çekti şiir...

    Enfesti...

    Tebrik ederim, başarınızı...

  • 14 yıl önce

    Tebrik ediyorum,zevkle okudum.Selamlar.

  • 14 yıl önce

    ikinci gününde anca geldim şiire... belkide bir kere daha okuma isteği güzeldi...

  • 14 yıl önce

    güzeldi şiiriniz tebriklerr 👍👍👍