Ölüm Kalım Oyunu Çanakkale

I. Sahne


yağmur duasına çıkmıştık...
yoksulluğumuza
kimsesizliğimize
durmadan bizi çeken toprağa
söz geçirmekti umudumuz

duyduk ki kartlar açılmış...
kaybetmekmiş kör yazgımız
hileli bir masada atmışız zarları
her yüzü ayrı ölüm,
her yüzünde kanlı yaşlar
yazılmış hanemize, asıl adı ölümkale
iki yakası kanlı şehir
yaşayana aşk olsun gayrı
aşk olsun dingin havada,
ince bir duman olup tütene
titrerken vatan ışığı kör idarede

yağmur duasına çıkmıştık
gökyüzü mahşerin yüzü
ateş yağdırır kınalı kuzular üstüne
gel de anama anlat, sılama
bakışları buğulu sevdama anlat
on beş yaşında tohum olup
kara toprağa serpilmeyi

yaşayana aşk olsun gayrı!
aşk olsun dikensiz gül düşünene
memleket yangınında kavrulmak dururken
takviminden mevsim seçene

uzak ellerden yakın illerden
gölgesizce düşüp yollara
sokulduk ölümün koynuna
hangi sevdaya emanet etmeli gençliği
ateş kuyusunda titrerken ölümkale
hangi türkünün bağrına yaslanmalı şimdi
'Kırmızı gül demet demet,
Sevda değil bir alamet...'



II. Sahne


vatan duasına çıkmıştık
ölüm kalım oyununda açtık gözlerimizi
akbabalar sofrasında aç açık
un çorbaları aşkına!
şekersiz hoşaflar ve kara tayınlar aşkına!
rugan ayakkabılardan silktiğiniz
dönüp bakmadığınız çakıllar aşkına
tanığımızdır tüm dünya
en iyi biz kucakladık ölümü
kullanılmamış hayatlar bağışladık vatana

hangi inanç sığar mektuplara
hangi özlem tutunur cansız bedenlere
siperlerde yitirdik, kurşun seslerinde
acı yele savurduk
barut kokularına kattığımız sevdamızı
üstümüzde çakamayan şimşeklere
yüzümüze bakamayan sulara sorun
insan hakkı'yla dem tutup
leşimizi gagalayan dünyaya sorun

duyduk ki bir sağanak!
Conkbayırı'nda kanlısepken
Anafartalar'da kızıl kıyamet
kapar götürür körpe kuzuları
kanla beslenir Arıburnu'nun suları

yaşayana aşk olsun gayrı
aşk olsun ölümkale'den dönene
deli kanı coşarken damarlarında
toprağa gözyaşı dökene

gidercesine davullu zurnalı bir düğüne
halay halay toprağa serildik
diz vurdukça titredi dağlar
efeler gibi gerindik
hangi isyana bayrak açmalı
bu hak mıdır ölümkale
hangi türküye kulak asmalı şimdi
'Kırmızı gül her dem olsa,
Yaralara merhem olsa...'



III. Sahne


varolma duasına çıkmıştık
gördük ki yeryüzüne inmiş cehennem
Seddülbahir'de sıra sıra gemiler
tabut olmuş da sokulmakta Çanakkaleme
kim duyar baharın ayak sesini
kavrulmuş tepelere konar mı kuşlar

diren Kumkale yakındır kurtuluş
ayağa kalk Morto!
boğazın kollarında yatan nazlı koy
ayağa kalk!
yetmedi mi senin için öldüğümüz
kalk, doğum ayıdır bahar
uçur haber kuşlarını gözcülere
söyleyin Kilitbahir'e sürgülesin kapıları

uyan yaşlı Nusrat, uyan!
gece senin emrinde, uyan!
senin emrinde kurtuluş
zafer senin elinde dayan
yetmiyorsa gücün karanlık sulara
uzat elini siperlere
Seyit Onbaşı el versin inancına
Mustafa Kemal'in sesi değsin umuduna

gördük ki kurtlar sürüsü
sokulmakta usul usul cesedimize
cesedimiz aç cesedimiz çıplak
umutla beslenir cesedimiz
yaşayana aşk olsun gayrı
aşk olsun, vatanın kanı akarken
kendi yarasına tütün basana!

uzak yüreklerden yakın dillerden
dua olup döküldük yollara
sığındık yaratanın şefkatine
hangi bahara emanet etmeli kuzuları
düşman iziyle kirlenirken Çanakkale
hangi türküde bulmalı sılanın yolunu
'Kırmızı gülün hazanı,
Ağaçlar döker gazeli...'


IV. Sahne


yaşam duasına çıkmıştık
duyduk ki çoluk çocuk
duyduk ki genç ihtiyar
gün doğmuş kara bahtımıza
yıllardan bin dokuz yüz on beş
on sekizi martın
Nusrat'ın yemlerini yemiş
akbabaların üç gemisi
boğazın kanlı sularına
usulca gömülmüş düşmanın hayali

aynı sevdanın çocuklarıydık
aynı geçitte durduk haraminin yoluna
kanımızla yazdığımız bu destan
tek mirasımızdı torunlarımıza
ah kutsal gün!
ah dönüm noktası kaderimizin!
hangi harfle yazsam seni umuduma
hangi cevherle işlesem adını



ölene aşk olsun gayrı
aşk olsun bu bayramı göremeyene
bağımsızlık bir şanlı bayrak
gördük ki elden ele dolaşacak
aşk olsun göndere çekemeyene

savurduk kara bulutları
ölüm kaleden uzak denizlere
adını değiştirdik koca kentin
sil artık gözlerini kalımkale
yüreklerimizde birer anıt yaptık
güneşe el veren şehitlere

sevin Anadolum gün bu gündür
zil değil eteklerinde çalan
yurdum için şanlı düğündür
hangi marşa dökmeli şimdi sevincimizi
hangi şiire duyurmalı zaferimizi
'Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hak'ka tapan, milletimin istiklâl!'

*Ümraniye Belediyesi Şiir Yarışması 2015 Mansiyonu

24 Şubat 2015 103 şiiri var.
Beğenenler (8)

Henüz beğenen olmamış...

Yorumlar (13)
  • 9 yıl önce

    Teşekkürler Sevgili Kara. Şiirle kalınız.

  • 9 yıl önce

    👍👍👍👍muhteşemdi tekrar tekrar okudum tebrikler.

  • 9 yıl önce

    Ümraniye Belediyesi bizim de ! Bu Mansiyon nece?