Ölüm Seni Kuşattığında
acı ağulu dikenler gibi
ruhunu daladığında
öfken kızıl bir küheylan gibi
damarlarında koşturduğunda
keder yaşlı bir ağaç gibi
üzerine devrildiğinde.. duracaksın
durup, gümüş bir su misali
akan sabahın tazeliğine bakacaksın
yüzyıllar öncesinden haberler taşıyan
kargaların sesini dinleyecek,
çiçeklerini koklayıp derin bir soluk alacaksın
Ölüm seni kuşattığında
tam da o sırada...
hayaller kuracak
sevdiklerini düşüneceksin
ve seni sevenleri
özlediklerini getireceksin aklına
ve seni özleyenleri
acıyı, öfkeyi, kederi
ulu bir gölgeliğe yatıracaksın bir zaman
inci avcısı gibi ta derinlere dalıp
bütün istiridyeleri tek tek açarak
bir sevinç arayacaksın
hayallerini, hatıralarını, sevdalarını,
özlemlerini, şakalarını
bir bir yerleştireceksin içine
hayat denilen mucizenin
armağanlarını kucaklayacaksın sıkıca
geçmişine, sevinçlerine, hayallerine
yaslanıp güç alacak
bir çiçek iliştireceksin yakana
sevdiğin türküyü mırıldanacak dudakların
Ölüm seni kuşattığında
tam da o zaman
hayatı düşüneceksin...
..hayat sofrasında gerçeği yoğuran sizi avuçlarının içine alan şiir..
acı ağulu dikenler gibi ruhunu daladığında öfken kızıl bir küheylan gibi damarlarında koşturduğunda keder yaşlı bir ağaç gibi üzerine devrildiğinde.. duracaksın''
..teşekkürler ilayda hanım..tebrikler...
Augustos, eşi Livia'yı öperken öğüt veriyordu,'sevginin, sevdanın, hayatın farkında ol hoşça kal'
imparator Augustos aklıma geldi,
hayat,
sevgiyle kalın...