Ömür Ayaza Kalınca
Kalenin bütün kapılarından girdim ama
Bir küçük hayat kapısından giremedim!
Tersine döndü çarkım yıkılan ayaklarda
Yorgunluğun içinde sürekli boğulmak gibiyim...
Yüreğim sızlar inceden inceye kaderin elerinde
Muhabbet bağrına girdim bu gece kapımda,
Kendine batırdığım her iğnede hayal kırıkları
Bu kadar üstüme gelme be hayat zorlama beni!
Korkular sarmış daha ne kadar sınanacağım diyerek...
Kendimi dövülen bir demir parçası sanmaya başladım.
Sabrım tükenmek üzere sığamıyorum bu dünyaya,
Yaşamla ölüm arsındaki farkı göremez oldum.
Ölenle öldüm, yaşayanlarla dirildim ama
Yük bindikçe üzerime yüküm ağırlaştı bedenimde.
Korkum, acım her attığım adımda çoğalıyor.
Kıran vurdular!
Yüreğime dost olalım diye.
Nar tanesi verirken ekşi limon suyuna cevirdiler,
Sona gelmiş durumdayım kurallarına uyulmayan hayatın
Yokluğu da sevmeyi örendiğiniz zaman varsınızdır
Böyle başladı, böyle biter bu ömür?
Değerli kalem, Sevgili Arzu Ablacığım,hayata dair notlar döküyorken dizelerine,derinlerde bir çocuk seside geliyor kulağıma,sanki çocuk fısıldıyor kadın bunu kendi yaşanmışlıklarıyla dile döküyor.
Kıran vurdu...sözüyle de gecemi vurdun bilesin.😥
Yüreğin sesi buralara kadar süzüldü bu karanlıkta.
Duyurmayı başaran bir içsesin var,içsesine selam olsun Can Suyum...