Öyle Uzaksın ki
Bıraktım senle ilgili her şeyi
Kalbimin eski herabeliklerine.
Atlatdım kalabalıklarını...
Kalp dolusu vurgunlukları,
Sehra-sehra cünunlukları,
Mendil-mendil göz yaşlarını.
Keder idin bir kafes,
Ah idin bir nefes...Ya da
Bir gecenin sersem röyası,
Bir ölümün 40 günlük yası.
Ne ayrılıga ağıtlar yazılmış
Taşlar kaldı içimde,
Ne kafa dolusu sorular serimde,
Ne yalanla dolu yanıtlar,
Ne de yalnız bir tepe üstünde
Seni andıracak anıtlar...
Her yaşantının bir sonu var,
Değişti günümüz konular.
Cok gec kaldık sevda sehralarında...
Öyle karamsar ki taş kitabeler,
Öyle uzak ki taş kalplere hitabeler,
Artık ne 'elestu birabbikum' soran var,
Ne de bir beklenti 'galu bele'.
Öten zamanlarda ara,bul meni,
Şimdilerde,yarınlarda mekanım 'le'.
Biliriz ki, dudaklarımızdaki eşkıya sitemlerle ve ruhumuzdaki pastil sevinçlerle ışığın sevdalı yansımalarına yürürüz. Sabrın en mahrem vahalarında bir bekleyiş şarkısıdır büzülmüş dudaklarımızdan dökülen... Tebriklerimle.
Yer yer şivesel farkındalıklarla hoş bir yürek dökümüydü dizeler. Derler ki :
Dünyanın en uzun yolu,insanın beyninden kalbine giden yoldur. Yine derler ki ''Birbirini anlamayan iki beyin arasındaki mesafe, dünyanın en uzun mesafesidir.'' Şiir güzel ,mesajlar düşündürücüydü.