Rehzen
' Bazen gece, bir su yılanı besler sus-uzluğunda'
Bu ne biçim gece?
sabahtan kalmış.
Ay, çekil git! Gözümü alıyorsun...
son derece kısaydı teftiş
görüş alanımdan çekilirken ellerin
üzerimde üç kilo huysuzlukla yakalandım
Suçtur suç!
münzeviyatıma bir ebruli kılığında
ilişmen ve dillenmen
suskuyla çevrelenmiş uzuvlarımda.
Ben,
bıraktığın sözleri
zula yaparken eşelediğim toprakta
ayakların yandı...
bir sigara yakıp seyrettim.
Bu ne biçim gece?
sabahtan kalmış
hecelerken adını,
kuşun gövdesinde biriken
mürekkep tortusundan
an meselesi bir çırpıda ağlamam.
Hak-tır hak!
tabularımın servetiyle
huzursuzluklar satın alman
ve iliştirmen sol yanıma.
ben,
gözlerindeki çapağı
süpürürken kuğu tüyünde biten ben'lerle
gülüşün sarardı.
kırmızıyı çalıp, bir türkü yazdım.
doksan derece kuzeydi ılığın
termometresini düşürdükçe ten'im
üzerimde iki km yokuşla yakalandım!
bu ne biçim gece?
bu ne biçim sabah
yokluğun varlığı hiçlik yapmış.
varlığın yokluğu telef.
...
-Sessizliğin rengini eşeledim,
kuzgun şefkatindeydi
ezgisi unutulmuş bir ney'in duruluğunda
şarkı söylemek istedim;
lâl bir sanrı kesti dilimi
susmak istedim
şakayık düş-tü gövdeme
sağ yanım güneş felciydi
solumdan uyandım
biraz sancılı bazen gereksiz
tut(a)madım sesimi;
yine de
gitmesen olmaz mı?
hayatın kesitlerini anlatan bir labirent gibi şiiriniz epey yoruyor insanı dolaştırıyor duygu çıkmazında tebrikler...
''Gitmesen olmaz mı?'' Ne çok söylemek istedim,olmadı tuttum sesimi,öyle bir tuttum ki ,elimde kaldı.