Replik
Çocukluğun kara odalı evlerinden kaçan kül yüzlü ceset,
Düştüğünde dikenli tarlaya,
Bulutların mor gözlerinde birikmiş feryat dökülür,
Derimi kazıyarak ruhumun enkazına
Yerim, yurdum, yolum
Kavminden kalma çamur.
Aklımda kaygı tepinir o vakit
Hakikat kökünden bıçaklar saçlarımı
Yalnızlığımın gerdanında kulplu teneke çınlarken
Küflü kanatları bağlanır
(Yazık!)
Renksiz ağustos böceklerinin dudaklarında neşter kokusu.
Kalbimdeki intihara direnişin ipi çürürken,
Devrilir örsün ıstırap ekili koynuna, gençliğimin sakat güzelliği
(Bu kadar zalim midir, geçmişi terk eden umut?)
Yerin çukuruna oyalanır yükümün sancılı teri,
Korkularımın fidan vereceği düşüncesi,
Birazda vazgeçmek (kendimden)
Ama diyorum!
Babamın vebalı tohumundan türeyen kalp atışlarım,
Ceddimin miras diye bıraktığı, ince belli anılarım,
Ayetlerde insanlığımın ağzına tıkılan sus kalışlarım,
Aşkın çarmıhında ölümü yutkunuşlarım,
Şayet, kuruyan parmaklarım olmasa
Tutup yakasından atacaktım (Hepsini)
Görmeyecekti kırlangıçlar, nehirlerin kursağına sürtünen katilin hastalıklı yaşamını
Bilmeyecekti azizler, kaplumbağaların sırtına dayanmış iblislerin günahtan çok sevaba aç kaldığını.
Daha virajını göremeden, Pezevenk konağı dünyanın
Şarampolden yuvarlandı inancımın utancı.
Sahi;
-Hayat- Demişti, annemin göğsüne sarılırken ufacık ağzım
İçimde kalan ninni, kulak zarımda ağlasın.
Ürpertiyor, dizlerimin cellâdı patikaların yeşili,
Sütten masum dikenin
Kanıma sokulup çıkarken, o pis, çıldırtan sesi.
Toprak peçesini atıp soyundukça öfkesini
Korkutuyor,
Çapraz çizgileri ve daracık kasıkları.
(Yüz suda neden çürür?)
Doğanın cehaleti omzuma yüklendikçe
Paslı bel kemiğim, asırlık ağaç gibi kabuklarını bırakıyor derimin eteğine.
(Lavlı ateş midir, gözlerime çöl bırakan zorbalığın adı? Cüssem damağıma kapanır!)
Düşüncelerime kolon düşlerim,
Kasabasında ateşe mahkûm edilen günahsız gibi, vazgeçerken özgürlüğünden
Düşüyor...
Kuşların şen şakrak kahkahalarına mezar olan urlu başım.
Hayır! Hiçbir dua gerçeği Tanrı'ya ihbar edemez,
(Ben ki; Örgütlenmiş bir yalanın bayrama sunacağı armağanım.)
Kulaçlama atladığım kumun yüzü
Oysa...
Denizin dibinde neden kuru kaldığımı biri söyler sandım.
İçimde gasp edilmiş gelecek, benden sonra yaşamasın.
İnsan pazarında beleşe tezgâha serilen ihanetlerin kırık aynasından yansırdı
Kör alıcının topal beşiği evladı gibi kucaklayışı
Ve...
Salyasına yemin sürüp, taze ruha abanmak isteyen şuursuz zihniyete
Zayıf halkasıyla başkaldırırdı,
Bakire kanından kaçan kundağın, kibrit çöpünün cılız ateşinde kendini yakma ihtirası.
Her doğuş yeni bir cinayettir!
(O sahnede ben hiç var olmamalıydım)
Bıraksaydı yağmur yürekli zebani, ana rahminden cennete uzanacaktım
Zulamda ceninimin aklı kadar aklım olsaydı
Firarda ilk kazmayı ben vuracaktım.
Annem koparmayacaktı, ağıtına yakaran hıçkırığımın yetim dilini
Babam zorba subay edasıyla yırtmayacaktı, başıbozuk hüznümün suretini
Yaşam dediğim, kevgirinde yıkamayacaktı, ihanetinin tatlı kefenini
Şayet diyorum;
Benden sonra içimde insanlığa dair bir iz kalırsa
Y a l v a r ı r ı m
O'na inanmayın!
Güne şiirle başlamak güzeldi...
Tebrikler Şair, Varolası, varolasın ki bizi dizelerinden mahrum bırakmayasın...
işi bilen şairden yine usta işi bir dizim... muazzam imgelerle bezenmiş şahane bir şiir.. tamamı esaslı olmakla ;
Bıraksaydı yağmur yürekli zebani, ana rahminden cennete uzanacaktım Zulamda ceninimin aklı kadar aklım olsaydı Firarda ilk kazmayı ben vuracaktım.
burası dehşet tek kelimeyle...
ve son replik hakikatten vurucu;
Benden sonra içimde insanlığa dair bir iz kalırsa Y a l v a r ı r ı m O'na inanmayın!
okuyup kutlamak gerekir şairi...
tebrikler 👍👍👍👍👍👍👍