Sahaf Günleri

ben koyu laci siyaha yakın
bir kaldırım müsveddesinin
ucuz ve ücra
yirmialtıncı sayfasına ait son kelimesi
ölü edebiyat musallasına
ismi yazılmadan gömülen
anlamsız karalamalar bahşedilen

sen parlak, yıldız dövmelerinden ciltli
sahafın en alacalı, en dokunaklı
sonsuz tabiatlar yüklü kitabının
dudaklara ömürlük hediye
ilk kelimesi
ağır başlı, ilk olmanın bilinci ile
güzel denilecek kadar güzel
uzun boyunlu bir kuğu eşsizliğinde

aramızda olsa olsa üç dört kitap
o denli yakınız yani
ben bir sayfanın sonunu getirirken
sen başlangıcını lütfediyorsun

kentlere, insanlara, hattı zatında kendi mürekkep yüklü bulutlarımıza
ömrümüz denen birkaç satıra yaptığımız yaşam kıyametinin benzeri

-

sahaf loş
üçü beş geçiyor saat
saat üçü beş geçti mi yağmur yağar buralarda
harfleri seçemiyorum
güz hali
birazdan bir sis vurur imla hatalarımıza
birazdan bir sis vurur
karşı sokak lambasının yanma vaktidir
tüm çakırkeyf yalnızlıklara selam vererek
kibarceğiz

sorma ürküyorum
hangi an bir çift el dokunsa harflerine
fenalıklar çöküyor akşamıma
seni alıp götürecekler diye
Hamlet'in kanı damlıyor
bir hırs, bir sahiplenme telaşına
sövgülü şiirler sayıyorum
hangi an bir çift göz sevecen baksa sana
alıp gidesim geliyor
ha bir söz eksik
ha bir söz fazla
sövgülü şiirler sayıyorum
elbet bildiğim türküler de vardır
az sonra okurum
bakma sevmiyor gibi durduğuma

sahaf sessiz
ciddi yoksunlukların gayri ciddi kayıp hali
kilitlenen üzerimize bunca kapı
bunca birbirimizden ayıran bizi
kötücül kitap ayracı
tozlu rafları içimize çektiçe
ayılan astımlı asma bahçelerimiz
ah bu ay ışığından sağdımız derin
derin tahripli acı
yahu yağmurların yağmaktan
camlarımıza hayaller oymaktan başka
derdi ne

aynı kitapta yer alsaydık
düşün
benim bittiğim yerde sen başlasaydın
ben yirmialtının
sessiz gemileri izleyen son kelamı
sen yirmiyedinin
aceleci başlangıcı
düşün ihtimal var mı yaşamamanın
seni üzerime kapatsalardı
eciş bücüş yazımdan utanmadan
sevseydim seni
zaruri hallerden olmasaydı aynı edebiyata
aynı puntolarla tutulmuşluğumuz
düşün
kimsenin dikkat etmediği rastgele bir kitabın
herkese yabancı gelen lakin bilindik lisanında
ellerimizde tutabilseydik aşkı

sahaf loş, sessiz
alacaklı misali geçiyor gelip gidenler
ne kaldıysa alacakları

11 Kasım 2011 658 şiiri var.
Beğenenler (17)
Yorumlar (14)
  • 13 yıl önce

    Çok güzeldi.

    Ya ben ne zaman bu sayfaya baksam, aklım tutuluyor, hani dilim tutuluyor derler ya öyle. Okuyup bitiriyorum, yazacak çok şey var ama ben o kelimeleri bir hizaya koyup cümle kuramıyorum. Öyle tutuluyorum.

    Çok eskiden bir şairin bir şiirine yorum yapmıştım. ''Yorumlar suskun kalır iyi şiirlerin karşısında'' demiştim. Şimdi yine aynı düşünceye daldım. Sussam mantıklı olacak.

    Ne kadar tebrik etsem az...

  • 13 yıl önce

    mükemmel bir şiir. çok farklı ama çok hoş bir anlatım... benzetmelerinize bayıldım :) yüreğinize sağlık

  • 13 yıl önce

    ..mistisizm işlemeli kalın bir kitap kapağı açılmadan okutuyor şair içindekileri, yolları giz sayfalarının..aşk olabilme ihtimaline neonsuz ışıkları tutuluyor duygu vitrinine,ısıtıyor gözleri anlamaya çalışırken 'sahaf günleri'ni iki kitap arası..teşekkürler..tebrikler...

  • 13 yıl önce

    ''zaruri hallerden olmasaydı aynı edebiyata aynı puntolarla tutulmuşluğumuz''

    Günün eserine candan tebriğim...

    Selam sevgilerimle. 👑

  • 13 yıl önce

    şiir/di....

    saygılarla...