Şehrin Ormanlarında Bir Azize
Şehrin ormanlarında
Bir azize
Daha dün gece uğradı tecavüze
Ve gebe kaldı
Belkide hiç bitmeyecek bir şiire
Sırılsıklamdı
ıslanmıştı çiğden
İlk defa üşümüyordu
Saçlarında sarı beyaz bir çiğdem
Emanet kalmıştı o gece
Eski çok uzak bir sevgiliden
...
Bir ateş yanıyordu ormanın tam ortasında
Ateşi harlayan yakıp kavuran kor
bedeninde dolanıyordu
Birazdan sönecek alev
Gözünde dahada büyütüyordu
karşısında oturan devi
nereye koysa nasıl sarmalasa
bilemiyordu
ilk kez sevda cahilliğine tutulmuş
olacakları bekliyordu
...
ne kadar yontsada
şekilsizce tanımsızca
içine kurulan duygular
uçurumdan dereye atlayan kurbağalar gibi
bağıra çağıra atlayıp duruyordu
sonlar ayrılıklar üstüne söylenmiş tüm şarkılara inat
koparılmış halkaları birbirine bağlamaya çabalıyordu
anlamsız ve yarımyamalak
darmadağınık ve harab
bir başlangıca
adım atmayı hayatının anlamı sayıyordu
...
şehrin ormanlarında bir azize
yarım bırakılmış tüm şiirlere
yarım kalmış tüm aşklara
karşı durarak
karşı çıkarak
karşı ayaklanarak
karşı kıyıya geçti
gözlerden ırak
kulaklara zindan
bir an tek bir an
baktı kendine karşı kıyıdan
....
Unutmaya çalıştığı her şey oradaydı
Mezarından çıkmış yüzlerce ölü
Güz çiçekleri gibi
Boynu bükük biraz
Biraz kırık
El uzattılar azizeye
Medet umarak
Hıçkırıklara boğularak
Kan kusarak
Yaşamaya sarılarak
Ağır yeknesak
İntiharlarına isyan bayrağı sallayarak
Tepetaklak daldılar gece rengi suya
Su ağır ağır halkalandı
Ve gelip azizenin boynuna dolandı
Yüzgörümlüğü bumu olmalıydı
Bütün ömrünü bu boğmacayla
Geçirmeye tutsak
Sarsılarak baktı gece yolcularına
Davetsiz lanetli konuklar
Ap ak göğsüne
Bir çocuk başı yaslar gibi yasladılar
Islak başlarını
....
Şehrin ormanlarında bir azize
Yeniden esir düştü geçmişine
Ormanın ıslak toprağı
Kuru yaprakları üzerinde belirdi
Sonsuzluğa uzanan tren rayı
Üstünden vagonlar geçiyordu ayrı ayrı
Trak trak trak
Pas tutmuş vagonlar geriye doğru
Yol alıyordu
Trak trak trak
...
vagonlarda insan yüzleri
vagonlarda eşya eskileri
vagonlarda mendiller
şiirler
plaklar
filmler
gözler
eller
isimler
birbirine girmiş
davet ediyordu azizeyi
bakkal Tahir
kavgacı Mahmut
çaycı rıza
işsiz murtaza
casta diva
Salvador dali
Yıpranmış kadın elleri
Merhametli anne yüreği
Sert bakışlar
Post bıyıklar
Ressam sakallar
Bir hücum birliği oldular
Ve o gece orada
Şehrin ormanlarında
Hep beraber
Bir milyonuncu kez
Azizeyi kirlettiler
....
Ah keşke bu ormanlar kadar temiz
Ve bu ağaçlar kadar kimsesiz
Köklerinden habersiz
Boy verebilseydi
Boy verebilseydi
Narin dallarını bulutlara doğru sürebilseydi
ölümüne sevebilseydi
Karşısında duran devi
....
Şehrin ormanlarında
boynu bükük bir azize
boğazında boğmaca
en arka vagonda
sonu gelmeyen bir yola koyuldu
içinde taşıdığı irili ufaklı umutları
avucuna alıp derenin suyuna salıverdi
kurbağalarla şarkı söyleyip
ağaç gölgelerinde üresinler istedi
....
Şehrin ormanlarında bir azize
Dün gece ansızın uğradı tecavüze
Kimse rastlayamadı
kendisinden kalan bir ize
bir mektup bile yazamadan sevdiğine
gün doğumunda solan gölgeler gibi
soldu ve
yok oldu
...
gecenin vagonlarını
hınca hınç dolduran
gece yolcuları
gün doğmadan azizeyi yakaladı
şehrin ormanlarında
şehrin vahşetiyle harmanladı
....
azizeden bi haber
bir bestekarın gönlüne
düştü bir beste
ismi
azize
kulaklara küpe
------------------------------ağustos 2009
güne düşen şiiri ve değerli şairesini yürekten kutluyorum
Hayatın bir gerçek kesitiydi ve hala o canavarlar aramızdalar. Ne yasa ne ötoriteler ne de hükümler yetiyor. Hastalık ve kangrenleşmiş pislikler hala ulu orta salyalarıyla dolaşmaktadırlar.
Şiiri ve şairi yürekten kutluyorum
saygılarımla
hayran kaldim okudum dahada okuyacagim cok okutacak galiba aramiza hosgeldiniz tebrikler👍
İçiçe girmiş film fragmanları gibi azize orman ölüler yani kısaca yoruyor insanı biraz ......Hoşgeldin.
..günün şiiri diyorum.. teşekkürler tülin hanım..tebrikler...