Sen Olmalıydın
yanımda sen olmalıydın şimdi
yanımda sen olmalıydın
yanımda sen
sen...
akşam üzeri serinliği cila atarken güne
güvertem diye söz ettiğim teras kattan
Çiçek Adasını seyretmeliydik yan yana
denizin maviliğine dalıp gitmeliydik ardından
alabildiğine dağılmalıydık sessizce
esintiyle savrulmalıydı saçların yüzüme doğru ,
bahçedeki greyfurt ağacının
mis gibi kokan o beyaz çiçeklerini
birlikte çekmeliydik içimize seninle ,
çok sevdiğin yıldız çiçeklerinin soğanlarını
birlikte gömmeliydik toprağa hem
can suyunu sen vermeliydin sonra
ellerin de ıslanmalıydı örneğin
ayakların çamura batmalıydı bana bakarken
suyu üstüme tutup beni de ıslatmalıydın ,
eve girip üstümüzü değiştirdikten sonra
arkadaki çamlıkta saklambaç oynamalıydık seninle
koşuşturarak , yaramaz çocuklar gibi
küçücük böceklerden korkup bağırmalıydın
bana doğru kaçıp sokulmalıydın yanıma
bahaneyle ellerinden tutmalıydım senin ,
Teos Park ' ta iki çay içmeliydik karşılıklı
kaçamak bakışlarının karanfil kokulu gölgesinde
gözlerindeki demi yudumlamalıydım ,
Yıldız Hanım'ın girit mutfağını göstermeliydim sana
o güzel yemeklerini ve de soğuk mezelerini ,
eşi Hüseyin Bey ' le derin derin konuşmalıydık
günümüzden geçmişe uzanmalıydık azıcık
Atatürk ' ten ve devrimlerinden söz etmeliydik
İnönü ' yü , 68 kuşağını anlatmalıydı bize
akşam güneşinde mavi gözlü Nazım'ı anıp
yeniden taze bir umut serpmeliydi içimize ,
sonra da aşağıdaki ıssız plajları seyre dalıp
eşsiz doğayla başbaşa , salıncakta sallanmalıydık
yazdan kalma sıcacık günleri anmalıydık hem
yüzerken nasıl su yuttuğunu söylemeliydin bir daha
kahkahalarla gülmeliydik yeniden ,
dönüşte , terliğinin tekinin nasıl koptuğunu
sonra da benim kolumu baston yapıp
sendeleyerek yokuş yukarı çıkışımızı
bir daha anlatmalıydın iç çekerek
tuz kokan tenini anımsamalıydım ben o günlerden ,
kalkıp yeniden yola koyulmalıydık seninle
kayalıkların üstünden geçerken gün batımı
yosun kokularını alabildiğine çekmeliydik içimize
kaya diplerindeki yengeçleri sayarken
aynı dalganın köpüğünde ıslanmalıydık yine ,
yokuşu tırmanıp Akkum Tepesi'ne varınca
Sığacık Limanını seyre dalmalıydık bir süre
' o ağacın altı'ndan , yaz aylarında olduğu gibi ,
süzülüp inmeliydik el ele , kale içine doğru
yolda ayağım takılıyormuş gibi yapıp
beline sarılmalıydım hissettirmeden senin ,
surların üzerinde koşmalıydık nefes nefese ,
soluklanırken bir taşın üstünde
kıpkırmızı yorgun yüzüne bakmalıydım doyasıya
ellerini tutup 'haydi gidelim !' demeliydim sonra
Balıkçı Mehmet'e uğrayıp levreklerimizi seçmeliydik
eve döndüğümüzde ise , mangalı yakıp
ben pişirirken balıkları kömürde
sen , nefis bir masa hazırlamalıydın yine ,
karşılıklı atmalıydık buzlu iki kadeh rakı
mırıldanmalıydık üstüne üç beş hüzzam şarkı
geceyi birlikte koklamalı
geceye birlikte doymalıydık ikimiz
kayan yıldızlara bakıp dilek tutmalıydık seninle ,
yeniden güverteye çıkıp sonra
ışıklarına bakmalıydık 'sakin şehir' Seferihisar'ın ,
ayışığına dalıp hayaller kurmalıydık başbaşa ,
karşılıklı esnemeye başlamalıydık bir güzel
sen öylesine uyuklarken karşımda
arada bir açılıp kapanan gözlerini seyretmeliydim ,
içine girmeliydim gözlerinin , en derin yerine
kirpiklerinin ucunda durmalıydı nefesim ,
mışıl mışıl uykuya dalmışken yanıbaşımda sen
ben , bu dizeleri karalıyor olmalıydım karşında
tüm hüzünleri kovalayıp uçmalıydım keyiften ,
sarhoşun olmalıydım bir kez daha senin
gecenin büyüsünde iliklerime dolmalıydın
sen kokmalıydım ben
sen kokmalıydım !
sen...
ne iyi olurdu canımın içi
ne iyi olurdu hem
ben olurdum ben...
sen olmalıydın yanımda şimdi
sen olmalıydın yanımda
sen olmalıydın
sen...
04 / 2010 SIĞACIK
Her şey var; o gitmiş, anılar kalmış. Yanmaya ve yazmaya uygun bir ortam.
Kutluyorum.
(Amaç değilse de Sığacık'ın sıcacık reklamı fon olmuş.)