Senin Kokun(İstanbul)
// Z/amansız bir gül açar
Dudakların değdiği yer de.
İnsanlara kollarını açıp gelen
Senin kokun.//
Sen;
Yeryüzüne kurulan
Koynunda nice uygarlıklar yaşatan
Haritaların kaderine çizilen medeniyet şehirsin.
Tüm dünyanın nazarları üzerinde
Albeni duruşunla
Göz kamaştırıcı ihtişamınla
Baş döndürücü bir atmosfer yaratırsın
Oturup seyretmeli kızıl bir akşamüstü
Denizin suyuyla tuzu sevişmesini
Gemilerin ıslık seslerine eşlik eden martıları
Gelinin gerdan süsü boğaz köprüsünü
Yeryüzünden gökyüzüne
Doğudan batıya
Rumeli'den Anadolu'ya
Başında denizden bir taç ile
Koca bir adam gibi yürüyüşüne.
Senin şehir siluetine hakim olmuş bu görkemliğin
Sulara yansır asude ve emsalsiz tüm güzelliğin.
Her köşede başka bir kostüm,
Her sokakta başka bir şaheser
Sanki her biri sedef taşından yapılmış binalarınla
Tüm hünerli eller bu sahnede birbiriyle yarışır
Derken film şeridi gibi geçti gözlerimden Lale Devri
Geçmişten geleceğe uzanan bu eller öpülüp alına koymalı.
//Sen Fatih'in fethetmek için yöneldiği kıble
Medeniyetlerin kesişmesi
Kıtaların buluşma noktasısın.//
Durup düşünüyorum bu şehirden geçen insanları
Ayakları küçük, gölgesi küçük, yüreği büyük
Toprağının her bir zerresinde tarihimin ayak izleri,
Takvim yapraklarımın ezberlediği insanlık türküsü
Ve lal idi şanına ozanların sazları
Gelinlik kızların sandıklarında ki çeyizi
Medeniyet denen nakkaşın gergeflerinde işlenirdi
Ve ey sen
Eyy sen şehirlerin sultanı
Otur tahtına
Otur sevdalıların başına.
Ay doğmak için güneşin önünde zanüzede
Güneş ise gözlerini sana açma derdinde
İnsanlar kavgan ve sevdanın peşinde
Nedir Sümerliler' den bugüne kalemlerin dansı,
Kelimelerin telaşı,
Şiirlerin koşuşturması?
Boş mu sandın her beyaz sayfayı
Her biri adını zikretme sırasındalar.
Dinle bak bayrakla toprağın muhabbetine
İki dudak arası sevgi çeşnisi,
İki göz arası insanlık tarihçesi,
Her doğan insan aslan pençesi.
İnsan ki...
İnsan ki sevgiyle büyür
Ve ben senin sevdanla büyüdüm tarih kitaplarımın arasında
Çeşmelerinden yudum yudum ak sütünden içtim.
Söyleyin masallar ben nereliyim,
Hangi yiğit beni bu şehre gebe bıraktı,
Hangi toprak bu kadar ana kucağı gibi sıcak,
Hangi asır, hangi zaman
Saat bilmem kaç
Kulağımda boncuk gözlü annemin ninnisi
Bu şehrin dizlerinde uyumalı
Bu şehre uyanmalı
İnsanlığı bu şehre uyandırmalım en derin uykularından
Atalarımın alın teri kurumadan
Durmadan, yorulmadan seni anlatmalıyım
Mesela en güzel resimlerini kâğıtlara çizip
Çocukların eline verip göklerde uçurmalıyım.
Duruyorum.
Ayaklarım şanlı topraklarda
Bir nefes çekiyorum en derininden ciğerlerime
Mis kokusu,
İstanbul kokusu...
Yılların yaşlandıramadığı bebek tazeliği.
İlerlemeliyim
İstanbul kokusu sinmeli üzerime
Damarlarımda bu şehir dolaşmalı
Verdiğim her nefeste İstanbul'u solumalı insanlar
Mavi bulutlara doğru yol almalıyım
Talihimin de keskin çizgili İstanbul alınyazısı
Tarihimde buram buram İstanbul kokusu
Güzel bir İstanbul şiiri.. Tebrik ederim...
Bir yazar vardı İstanbulu yazar İstanbulda yaşar İstanbulu yaşardı
İstanbul ca bir şiir olmuş .../ TebrikleR /...
Çok güzeldi canısı harikasın efil efil esti gönlüme ......sevgilerimle
Ellidört yılımı geçirdiğim bu şehri böyle duygulu bir yüreğin kaleminden dinlemek bambaşka oldu.
Sevgili kızım, bilirin seni, yüreğin doldumu en güzelini yazarsın şiirin. Bu bir şehir, bu bir eşya, bu bir insan , ne olursa olsun, yürekten yazarsın sen.
Kutluyorum seni koca şair.
Selam ve sevgilerimle.