Serdarî Bir Dilde Aşk...

kızma bana sevgili adını cümle aleme ifşa ettim diye
bilmiyorsun
dilimi ısıracak gibi oluyorum seni her düşlediğimde






I


sayhama aşikar dört mevsim yanılgısı
yüzünü boyadığım dört duvar
alnımdaki haç
yani alnımdaki dört kamçı yarası
ve dört dikenli yolun metal kavşağı
bil / şahidimdir dört kitap, dört peygamber
sûfinin ney'i üfleyişi gibi aşığım sana





II


şubatsın
ellerim kadar özlem soğuğu
iklimini şaşırmış bir güneş sızısı kadar mat
ve ben ölümsüz ülkelerin ölü şiirlerine sığırtmaç
bırak gözlerim bin urgan sızısını gözlerinde tatsın
razıyım
sen tanrının saçlarıma savurduğu imbat
dudaklarıma kondurulan meneviş
ah sular altında kalmış şehirler kadar kayıpsın
varsın mülteci olayım gözlerinin değmediği ıraklara
değil mi ki aşk şehvete intifada
bil / şahidimdir babil, semerkant, dersim, herat
garbın şarka titreyişi gibi aşığım sana





III


dudaklarında nadası bekleyen bir hayat
benimse ellerim yıllardır kurak
bekleşir durur hazan yağmurlarına titreyerek
ah tırpanı bağrına saplanan bir sahranın feryadında
yolu izi meçhul / başaklar boyu sen
belki parmaklarım aşkı ısıtamayacak kadar soğuk
belki yabancısıyım gözlerine uzanan şileplerin
oysa sana biriktirdim tüm güneş yanığı şiirleri
şimdi ölüm ağlasa bulutlar / söyle ne çıkar
'efsaneler aşkı yaşatır ama âşıklar yaratır efsaneleri'
ve kadınlar
musallada kefareti ödenen
ölü aşklar mezarlığına gömülen kadınlar
bil / şahidimdir aslı, şirin, leyla, züleyha
aşkın toprağa yüz sürüşü gibi aşığım sana






ben sana canım demem / canın sonu ram olur
can çıkar kafesinden / canına ikram olur




IV

şimdi
ben hangi sayfaya bu aşkı imgelesem
şiir olur yüzün / bakamam
gözlerinde çığıl, gözbebeklerinde baran
düşlerim seninle bitimsiz gökyüzü
ve ben şairim / özlemini diz(e)lerime saran
bil / şahidimdir
dört mevsim / dört kitap / dört peygamber / dört duvar
ah yar
ayş'ın gül'e, gün'ün can'a
ve 'hayatın' serdari bir serencam'a adanışı gibi
aşığım sana...



ondörtşubatikibinon / a n k a r a