Şiire Bekçi Aranıyor
gözü kör değil mutluluktandandır
yanınca alev kızılı aşk
öpüşüp mavi serinlikle
girmiştir bir lirik şiire
gözlerim meraklı
ipir ipir kahverengi
iki açık kapı haliçte
İstanbul kalabalığı bir kent insanlık
bir kent işsizlik bir kent dolusu çıkmaz
bütün göçler girer içime
yorulur
şairliğim
en ağırı aşk yüküm
kurşun gibi şiirim
niçin el vermediniz
dünlerim size küsüm
anımsamak
ve unutmak bir an kadar kısadır
bir göz kırpımı uyumayagör
sonrası bu nasıl İstanbul...
andır
birden bire kaybolur gün
bilemezsin hangi dağda kaybolduğunu Şirin'in
hangi kentin çölünde kurur Leylalarımız
üç ses
bir'den bire girer
bir 'den' siz bir 'den'
iki bir arasında oluşan o diken
kaç yaraya batar
sızısıdır kaç bir olmanın
her ses bir gündür
hece ay,
sözcüklerden oluşur yıl
cümle geçmişinle
elli altı sözcük değil misin şair
Van şekeri kadar katı
kavganda çelik bir ettin
zamanın
zifiri çayında
içinde nice sözcük
eriyip gittin !
ömrüm !
ayna istemezmiş ruhlar
gereksizdir kana tarak
İslambollu bir kalabalık
öz oğlunu yer
içini kanatarak
birden bire söz ölür
yani yüreğin şair...
deyim yerinde olsun
şair aşklarla ölür
bir bekçi aranır yeniden şiire
sonrası İstanbul....
Çok iyiydi....Çok sevdim anlatımınızı ve aşağıdaki bölüm çok sarsıcıydı...Tebrik ediyor,saygılarımı sunuyorum.
birden bire söz ölür yani yüreğin şair... deyim yerinde olsun şair aşklarla ölür
bir bekçi aranır yeniden şiire sonrası İstanbul....
Günün bir'inde; elli altı sözcüğün derinliğinde okunacak İstanbul.. Şair; daha çoook sözcük biriktirecek, İnci gibi dizecek kalbiyle kalemi arasındaki zincire.. Oh be ruhuma değdi diyenler sabırsız, hep aynı yerde bekleyecek şiirleri..
Sevgilerimle...
(en ağırı aşk yüküm kurşun gibi şiirim niçin el vermediniz dünlerim size küsüm)
Hangi hamal yüklense dünü, ağırlaşır kefesinde anıların yükü kaldıramaz.
Kimseye emanet etmez dün kendini gece ay üşür, gündüz güneş.
Kendi içinde de saklıyamaz şair dünü, çünkü dünler giderken götürür dizlerinden dermanı, gözlerinden feri.
Şiirin bekçisi şairdir, sevinç ve kederin hurcunu sırtlar ve bir gece vakti kaybolur şair karanfil kokusuna karışarak. Ve içinde ki karanlığa menekşeler eker.
(andır birden bire kaybolur gün bilemezsin hangi dağda kaybolduğunu Şirin'in hangi kentin çölünde kurur Leylalarımız )
Çölde her kum tanesi bir hikayeden ibarettir. Bir boşluğa el sallamaktır çölde Leyla olmak şair Tüm olumsuzlukların üzerine bir örtü örten yanılsamadan ibarettir Dağda kaybolmak Şirin'e
Her daim kalemi ışık tutar uzaklara şairin, kendi içine çöker önce karanlık, sonra beyaz sayfalara bırakır birkaç yetim hece. Nedense hep vedasız gitmeler ağır gelir düne.
Ağırdır dünler ve hep küskün gider,biz yine de merhabayla karşılayalım yarını...
Böyle bir çınarın gölgesinde soluklanmayalı ne çok olmuş ve ne çok özlemişiz kendisini. Hoşgeldiniz hocam ve iyi ki geldiniz.
Tebriklerim çokca.
üç ses bir'den bire girer bir 'den' siz bir 'den' iki bir arasında oluşan o diken kaç yaraya batar sızısıdır kaç bir olmanın
her ses bir gündür hece ay, sözcüklerden oluşur yıl cümle geçmişinle elli altı sözcük değil misin şair 🤐
İnce ince hayat dersleri Sait Hoca'dan...
Bizler dinliyoruz can kulağı ile...
..şiir,nasıl özlenirin yanıtını aldım megapol sitemlerinde tebrikler Hocam kutlarım...