Şiir'in Geyşaları/Sultanları
Aşk çıkmazı
I
yorgun
kırgın
ve uykusuzum...
ki_________bu sabah
vurdum havalanan tüm kırlangıçları...
(A.Başdemir)
oysa; seni severken iremdi bana dünya
gözlerimden aşırdın sonsuz aşkın narını
(A.Yılmaz)
ıhlamur kokularına saklanmış yırtık ümitlerle
kardelenleri astım mum ışığı çığlıklarına
(İ.Seralı)
bana bilmediğim dillerde şarkılar söyle
bilmediğim kelimelerle haykır
duymak adına ne varsa sevdaya dair;
_________/anlat bana/
(S.Enci)
dudaklarında meşrepsiz bir tema
arsız nidalarla adımı ayıplıyor
(K.Taner)
hâlâ meryem kadar masum yüzün-yüzümde
batmadı, batmayacak mavilerin ihtişamı üzerimde
(Ş.A.Ateş)
II
belki martının bıçkın b/akışlarında
kahverengi bir dağın zirvesi kadar yakın olur
/civelek bir koza/
(A.Aslı)
hazanın kırık dökük anıları düşer gözlerime
ellerime siner küstüm çiçeğinin kokusu
(H.Kürklü)
hayâl bile kurulmaz artık
böyle bir zamanda /yumdum gözlerimi/
(S.Çoşkun)
sırtlarım dünyamdaki sen yükümü
ayaklarımda buz çatırtıları
(B.Topal)
ve gözlerimin daralan çemberinde /yüreği sılam/
hislenirken fikrinin ketum ağrısı
(H.Karadağ)
masumca uzatmak istiyorum
yaşlanmış dudaklarımı sana
(D.Sarıyıldız)
III
dar geliyor bedenim
ulanmış bir cümle gibi eklem kimliğime
(G.Bulut)
güneş; kara fistanını üstüne geçirince
şeytanın güncelerini okudum saatlerce
(M.Akyüz)
artık daha çok yağmur yağsın
birbirine çarpmadan düşsün her damlan yeryüzüme
(H.Yılmaz)
mihverimde dönen hain zaman;
rüzgâr ile vuruyor, camlarıma kar tanesini
(G. Biçer)
kâğıtlar üzerine yazıp, karalayabilirsin artık beni
o susuz yüreğinden sil, nefretle an sevgimi
(Hüsne Güven)
ılıman iklimlerine yaslayıpta başımı, saklandığım bağrında
sarıl desem, yak desem, yakardın da kendini
kendi harında kavrulurda kıyamazdın sen bana.
(Z.Süberk)
-IV-
her sevişme sonrası
dağılırdı elin ayağın ritmi...
(N.Aydın)
bir uğur böceği bile olsan, göğsüme konsan yeterdi
söylenmemiş sözlerim dudaklarımda kefen giymezdi
(S.Samyeli)
akıtamam artık yüreğimden zehrimi
patika yollarda çok esip hoyratca savurdun benliğimi
(H.Çerçi)
ısınsın canım, öptüğün her yer kopsun yüzümde
suskun yüreğime bastır, şiirsiz gidişini
(Gülcan Gül)
demsizdim huzurun gölgesinde
yeşerdim dört yapraklı yonca misali
(M.Almond)
sesim; göğünün göğsündeyken
hınç mı sandın hevesimi
öl dedin! ölmedim mi...
(F.Akın)
../
sağır mavilerin düştüğü şiirlerin kıyısında yüreğini gezdiren kardeşime sevgilerimle.... okumanın da yazmak kadar değerli olduğunu birkez daha anladım sayende...çok teşekkür ederim.
yürekteki şiirlerin sultanına o zaman....
yüreğine kalemine sağlık oktay çok teşekkür ederim 👍👍👍👍👍👍
Takıldık şiirin başlığına,
Geyşa toplum içinde farklı algılansada "şiiirin" vurgusu ,şiirin köleleri,şiirin hizmetlileri o kadar kötü değil gibi,zaten Oktay açıklamasını yapmış,
Şiirin geyşaları/sultanları..
Ben "şiirin sultanlarını "aldım kendi adıma..🙂
Bolca şiir okuyorsun anlamına geliyor bu,çeşitli isimlerden derlenen dizelerle şiiir yaratman başarı..
Sait Açıkgöz hocam yorumlasın isterdim veya yorumkolik🙂
Geyşa için wikipedia Hazal Hanım'ın söylediği gibi diyor. Ancak bir başka yorumu da geyşanın özellikle sanat için (dans, musiki, resim, şiir) yetiştirilen zümre olarak da geçiyor. Şiirde bu anlamda kullanıldığı bariz.
Bu demek oluyor ki Oktay Şafak şiir yazabildiği kadar, şiir okumasını da biliyor. Kolay değil bir başkasının dizelerini seçiyorsunuz ve kurguya uygun yazıyorsunuz.
Hiç kolay değil. Deneyip görmek gerek.
Hoş bir çalışma olmuş, takdire şâyan,
Zümre resitâli,
Saygılarımca😎
Bir önceki derlemende de dediğim gibi, en az bir şiiri yoktan varetmek kadar zor vücuda getirdiğin derleme...
Emeğine saygıyla eğiliyorum şair.
Varolasın...