Sılaya Mektup

''Dumanlı dumanlı oy bizim eller''


yâren

dalgalarının ayağımızı yaktığı
topraktan denizimiz vardı
korkuları soyunup umutla daldığımız
mor sümbüllü bağların yaslandığı
sıralı dağımız vardı
eteklerinde esen poyrazla uslandığımız


gün yüzü görmemiş çeyizler
firez yangını özlemlerle
beklerdi hasat vaktini
gün yanığında çatlamış eller
kibrit kutusuna doldururdu hayallerini
bir şairin ozansı mısralarındaki sözler
ağlatırdı taş duvarlar ardında bekleyen sevgiliyi
isterdi ki buğday başağını kıskandıran saçlar
dökülsün yaksın yârin sinesini


''Sarı saçlarına deli gönlümü
Bağlamışlar, çözülmüyor Mihriban.
Ayrılıktan zor belleme ölümü
Görmeyince sezilmiyor Mihriban.''


davulun gümbür gümbür sesine dizilirdi
babaların boy boy kızları
ak topuklu gelinlerin bastığı yeri inletirdi
yağız yiğitlerin sevda zılgıtları

...

yâren

ben biraz geç doğmuşum
belki de biraz erken ölmüşüm
dört duvar arsında demir ranzalara yaslanıp da
tutsak şiirler yazmamışım
bundan mıdır kalemimi hür bırakmayışım
çocukluğumun gerçeklerini çalıp da
bir hayalin gölgesine bağdaş kuruşum


''Bugün ağla çocuğum, yarın ağlayamazsın!
Şimdi anladığını sonra anlayamazsın! ''


ey gözleri âmâ hayat
göğsümde büyüttüğüm zindanımda
el yordamıyla buluyorsun beni
tuttuğun dallarımdan sallayıp sirkelerken
kırıyorsun en onulmaz yerlerimi
bilmiyor sormuyor görmüyorki
kalemin boyu aşmışsa yazdıklarımı
sığmıyorsa ak pak bir kağıda
kaybettiklerim aradıklarımın
teminatıdır usta


''Ey hep bir kelime arayan kalbim
Sonra arayan tekrar arayan kalbim''


doludizgin koşan bir güzel adam vardı
atından bile hızlı koşardı
zamanın ötesine yırtıp karanlığın bağrını
bir güneş gibi doğardı
usta neydi ki uzak, neresi en uzak


''İlle gerek mi özlediğimi söylemek
ya da sevdiğimi seni
Hem gelecek günlere bıraktım seninle olmayı
seninle ölmeyi bir güzel
seninle''


...

yâren

körpe bir gelinin sırma telleri gibi
dökülürken üstümüze
annemle yaşıt söğüdün dalı
sol göğsünden çıkarırdı kirvem
baba yadigârı altın tabakasını
bir çiğit tanesinin yorduğu elleriyle
kaçak tütününe sarardı umutlarını
dinlerken mahzuni bir sazın feryadını
buğulu bir bardağın ardında saklardı
kirvem gözyaşlarını


''Deli gönlüm aktı gitti engine
Çok boyandım çok çiçekler rengine
Bir Mahzuni demiş oldum kendime
Olmaz olsun atamadım ben beni
Ben beni, kendimi, canımı özümü''


buralarda çerçevelerdeki
resimler bile yabancı
çok sonradan öğrendim ki
gözlerimde duranlar ne yolcu ne de bir hancı


''Nurşani'yim gündüz gece
Benim derdim nice nice
Meğer hayat bir bilmece
Bilemedim vah vah''


ağlamayı çoktan unutmuş gözlerimi
nasıl avuturum nisan yağmurlarıyla
hangi bahar yazından kaçabilir ki
tomurcuğa durmuş yüklü dallarıyla


''Memleketim Maraş Emekçi adım
Yoruldu gençliğim yoruldu tadım
Kendimi kimseye anlatamadım
Dilim seni arar oldum nerdesin''

...


yâren

bir martının acı çığlığı bölüyor
düşlerimi orta yerinden
toplu bir yalnızlık üstüme geliyor
bir bilinmeze giderken
sorma bana ne zaman neden


''Bedenim hür değil, mühlet ver bana,
Er veya geç çıkıp geleceğim sana;
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman! ...''




Kahramanmaraş'ın değerli şairleri Necip Fazıl Kısakürek, Cahit Zarifoğlu, Erdem Beyazit, Bahattin Karakoç, Abdürrahim Karakoç'un kalemlerinden,değerli ozanları Aşık Mahzuni Şerif,Aşık Ali Nurşani, Ozan Emekçi'nin gönül ezgilerinden kesitlerle doğduğum ama doyamadığım memlektime naçizane bir mektup...

04 Ekim 2011 56 şiiri var.
Beğenenler (18)

Henüz beğenen olmamış...

Yorumlar (14)
  • 13 yıl önce

    ..muradını anlatmış duygusunu tümüyle mısralara bırakmıştı etkiliyordu gözleri ruhu hınca hınç yumuşacık..jürisiz asılmıştı sılanın yüreğine..muhteşemdi şiir..teşekkürler seyran hanım..tebrikler..selamlar...

  • 13 yıl önce

    Kaybolmuşluğun sızısını taşıyan ırmaklar gibidir... şairlerden kalanlar... o ırmakları taşıyan şaire selamlar olsun..

  • 13 yıl önce

    "''Bedenim hür değil, mühlet ver bana, Er veya geç çıkıp geleceğim sana; -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman! ...''"

    İşte tam anlatmak istediğim budur Seyrancım,

    Öyle ahh dedirten dizeler var ki,özlem,hasret,sevgi karışık...

    "dalgalarının ayağımızı yaktığı topraktan denizimiz vardı korkuları soyunup umutla daldığımız mor sümbüllü bağların yaslandığı sıralı dağımız vardı eteklerinde esen poyrazla uslandığımız"

    Yeniden oralarda olmak var ya..

    Kutlarım sabahıma doğan şiiri..

    Sevgiler..

  • 13 yıl önce

    okunası, okunası,okunası....Bir mektuptu şiir tadında...sevgiler...👍👍👍